Bitakım Olaylar

Tuesday, February 14, 2006

Mekan-i Dubai

Bu blog olayı bi zormuş. Baştan şımardım hemen oldu bu iş falan diye. Var aslında bol malzeme de bi üşenme falan geliyo gözünde büyüyo. Daha sık yazmaya çalışacağım (Türkçe'me özen mi gösteriyim yoksa "çalışacağım" yerine "çalışıcam" falan mı yaziyim? "ağım" "cağım" falan yazınca kendimi sanki bu lafları boynum titreyerek ve uzayarak garip bir şekilde söylüyomuşum gibi getiriyorum gözümün önüne...boynu uzamış bi kaplumbağa gibi...bi saçma oluyo....dejenere takıliyim en iyisi...kusura bakmayınız). Dubai Mubai dedim anlatıcam dedim anılarla kıvırttım bir iki gün ama bugün Dubai günlerimi anlatiyim size bari....Günler dediğimde zaten bir tam bir yarım gün...Neyse geçen haftasonu bavul krizi çözüldükten sonra pazar akşamı Emirates Havayollarıyla yola çıktım Dubai'ye (Emirates'la gidersen vizeyi direk uçak firması ayarlıyo...THY ile gidersen vize başvurusu manuel....biliyo çakallar işi...Emirates'la gittik bizde)..."award winning in flight menu" falan diye kimsenin umrunda olmayan saçmasapan olayları var Emirates'ın ("hanım hangi havayoluyla uçalım"...."menusu ödüllü olsun bey...yoksa ben uçmam"...geçiyomudur böyle diyaloglar?)....bide uçak koltuklarının arkasında tv ekranı ve kumandası var...bi sürü oyun, sinemaya gelmemiş filmler falan o kısmı baya iyiydi....yanımda ter kokan göbek kısmındaki gömlek düğmeleri patlamış yaşlı bir ukrayna kurdu vardı...votkadan çatlamış sesiyle "double votkaa and tomato juicee" diye bi sipariş verdi bir anda ukrayna'ya göç edesim geldi...fazla bi kaynaşamadık ben moron gibi bilgi yarışması oyunu oynadığım için....neyse yolculuk bir 3.5 saat sürdü indik uçaktan servis otobüsümüze bindik...otobüste anons yapıldı..."bu otobüs 2 durakta durucaktır...ilk durak transit devam edecekler için...ikinci durak dubai'de kalacaklar" için diye...yemin ederim 5 kere 4 ayrı dilde falan yaptılar....ve tabiki kimse hiçbişe dinlemediği için gerizekalıca ilk durakta indi herkes....bi ben ve birkaç tripçi işadamı kaldı...birbirimize bakıp "keh keh" güldük "biz çok cool ve akıllıyız yaa" modlarında...inceden bi götüm attı "ulan acaba biz mi sıçtık enayi gibi" falan diye ama neyse doğru yapmışız ikinci durağı beklemekle....indim falan....havaalanında "MARHABA SERVICES" diye görgüsüz bir hizmet olayı var....50 dolar daha veriyosun...."sir...sir please follow me sir...." diye bi havaalanı güvelik görevlisi senin bütün işlerini hallediyo pasaport kontrolünden bavulunu alıp çıkana kadar...kuzen yiit söyledi bu olayı....belki yapardım bilsem....yok lan yapmazdım 3 kuruş harcırah (harcırah mı harcırak mı? rock yıldızları turneye çıktıklarında harcırock!!! mı alıyo acaba? ehe ehe) hesabındayım zaten dönüşte şirket parasıyla duty free den absolutü falan beleşe getirmek için.....haa birde şeyi unuttum...kuzen yiit gitarını istedi türkyeden...kabını ayarlıyamadık falan...elimde de gitar vardı...tüm kontrollerde havaalanı içinde falan gitarı görenin eline alıp çalmaya çalışması ve "sen mi çalıyosun?"..."hmm yok kuzenime getirdim"..."nası yani?" diyaloglarının beni ne kadar yorduğunu anlatmaya gerek yok heralde....neyse bitti havaalanı olayı kuzen yiit karşıladı beni...gitar olayı için kankisi berk'e küfür etti....sonra düştük ev yollarına...saat gece 12.30 falan...havaalanı "eski Dubai" bölgesindeydi....kuzenin evi yeni Dubai'de..."the greens" adlı bir bölge...Arap ülkesinde "the greens" falan biraz kıl oluyo insan ama idare ettik....zaten her arapça yazının yanında ingilizcesi var....hayatta kalması zormuş burda ingilizce bilmeyen insanın.....gece gözüyle genel bi gördüm dubai'yi....şirketin kuzen'e verdiği golf'ün deposunun 20 milyona dolduğunu öğrendim bi "yuh" dedim....bu birde %100 zam gelmiş haliymiş...halk isyan etmiş zama falan....dubai'de petrol'de yok...petrol diğer emirliklerde...abu dhabi falan...yinede 20 milyon....çok fena düdüklüyolar bizi....kuzenle direk "kaça doluyo bu arabanın deposu" falan gibi sanayici esnaf muhabbetine girmem de bi saçmaymış aslında.....neyse bu dubainin meşhur bi otoyolu var şehrin göbeğinden geçen......bu "yeni dubai vizyonu" sahibi meşhur şeyhlerinin adıydı ama unuttum....ordan geçtik...heryer gökdelen falan mega binalar....baştan bi hafif "vay anasına be...abovv" falan oluyosun....kuzen böyle bi hafiften "keh keh" diye gülüyodu ben etrafa bakarken....sebebi de bu gökdelenlerden başka hiçbi bok olmamasıymış dubaide...full yalan biyer aslında...neyse detaylandırıcam birazdan....."the greens" e vardık....gayet güzel kuzenin evi....bi oda bi salon salona birleşik mutfak....emlakçısı buna daha ucuz ve biraz küçüğü bir daireyi ayarlayıp sonra son anda karambole getirdiği için kuzenin bi tadı kaçık ev konusunda....yaptığı hesaptan baya bi fazlası kaçtı adama...ama güzel ev sonuçta.....mobilyalarda gayet şık...artık bu ikea gazı muhabbetinden zaten herkesin evinin içi birbirine benziyo bu arada...neyse....ilk gece yattık uyuduk tabi....bir dahaki sabah uyandım gelen telefonla....iş görüşmem bir sonraki güne kaldı....bi hoşuma da gitti tabi biraz daha uyuyabilicem falan diye....sonra yine kalktım....napiyim ne ediyim diye kuzeni aradım..."keh keh keh...hayal kırıklıkları başlıyo cemjim" dedi kuzen...."napılır oglum burda?" dedim...."mall a gidiyo abi burda insanlar boş zamanlarında...başka bi bok yok burda" dedi kuzen...."alla alla" dedim....dünyanınmı ne en büyük mall ı "mall of the emirates" a gittim.....uçsuz bucaksız biyer...heryerde "you are here x" falan diye tabelalar...haritalar falan....bir de mall ın bir ucuna üstü kapalı kayak pisti yapmışlar...dışarısı 30 derece...içeride kayak yapıyosun falan....azme bi saygı duyuyosun ama "ne gerek var anasını satiyim...şeyhsen şeyhliğini bil bin özel uçağına git isviçrene alplerine" diye geçiriyosun.....gez gez bitmiyo mall....pinti gibi hiçbişeyde almadım.....bitek bi heykel falan satan biyer vardı orda alien heykelleri vardı metalden onlardan bi etkilendim...moronsal bi sevgim olduğundan ağzımdan salya akarak fotosunu da çektim...aha foto:.........
mall bitti eve geri döndüm.....zorlama bi iş görüşmesi işi çıkarttım kendimi kötü hisetmemek için...garip biyerlere gittim....dubai'nin ostimi gibi biyer....orda bi görüşme çaktım....sonra eve geri dönüş.....kuzende işten çıktı....aldı beni evden....ordaki türk bi arkadaşıyla buluşmak üzere Dubai'nin meşhu Jumeirah Beach inde yine mall + restoranların olduğu biyere gittik....bu jumeirah beach işte meşhur 7 yıldızlı otelin olduğu yer....gittiğimiz yer harbiden güzeldi ama....alışveriş merkezi olayı ama eski ortadoğu 1001 gece masalları modunda bi tasarım....üstü kapalı kubbeler herşey ahşap falan...ama 1001 gece masallarındaki pazarlarda baharat, kilim halı falan satılırken burda gucci diesel kot de beers elmas falan satılıyo....bi sürü restoran vardı...."times of arabia lebanese restaurant" ta karar kıldık....baya cop cop biyerdi ama bizde zaten yolunmaya razıydık....solda annem mutlu olsun diye çektirdiğim bir pocum mevcut....lübnan yemeği diye oturduk..."ortaya karışık meze...hepsinden tadımlık" falan diye türk sipariş konseptlerini bi şekilde ingilizceyi az bilen lübnan retoranında çalışan filipinli bir garsona ingilizce anlatmaya çalıştık ve başardık.....geldi mezeler falan...lübnan yemeği diye zeytinyağlı yaprak sarma, bamya, patlıcan falan yedik....birde humus olayı çok önemli buralarda....illa her dakka humus...hususi humus....çok süperdi yemeklerimiz....alkolümüzde vardı....normalde heryerde yokmuş ama burası turistik diye amstel biraları götürdüm (bakkalarda "not for muslims" diye halojen ışıklı tabelalar varmış domuz eti ve içki standlarında...almaya çalışırken pasaport soruyolarmış...kuzen anlattı...benim aklıma "dinsel ve tensel müşteri tanıma sistemi" gibi bi fikir geldi... bir müslüman domuz almaya çalışırken sistem seni tanısa bzzzt diye elektrik verse sana domuza dokunduğun anda......ama kontr-raconuda olsa.....tadından raconundan anlamaz diye beyaz peynir + rakı almaya çalışan bi turisti de çarpsa falan mesela).....manzaramızda vardı...denize nazır...denizde romantik kayıklarda turistleri gezdiren hindular...bi enteresan....yemeğimizi yedik....barlar sokağı kıvamındaki mekandan bir bar seçtik kendimize....dubai'de genelde hizmet eden çalışan kesim hep ya filipinli hindu ya da komşu ülkelerden göç eden araplar falan...öyle tatsız bi sistem varki....bi böyle mega zengin şeyh sülale çevreleri ve ingiliz falan zengin çalışanlar....bir de bunlara hizmet eden hindu filipinli ekibi....ve çok ezik durumdalar çok ürkek korkak falanlar....bişe isterken bile rahatsız oluyosun..."ok sir....ohh thank you sir...i will do it rightaway sir" diye önünde eğilmeye falan başlıyolar tadın kaçıyo...kuzen anlattı...evine temizlikçi ayarlamış yiitin komşusu...temizlikçi gelmiş eve yiit evdeyken...adam yiite o kadar minnettar muhtaç bir modda yerleri öyle bi siliyomuşki yiitin gözünün içine bakarak, yiitin tadı kaçmış üzülmüş falan evi beraber temizlemişler sonra...hahahah....neyse sonuçta standart güzel bir barda içkimizi içip gecemizi bitirdik bir dahaki gün iş var erkenden diye....son günde zaten havaalanına gidip iş görüşmesi falan yaptım pek bişe anlamadım....bi ara biyerde gözüm kriket maçına takıldı....burda çok popüler....hayatımda gördüğüm en saçma spor....anladığım kadarıyla günlerce sürüyo....bi taraf kıçını yırtıyo toplara vuruyo atıyo falan kasıyo 2-0 öne geçiyo....sonra günler geçiyo karşı takım saçmasapan bi bel hareketimi bişe yapıyo sopasıyla...bi anda skor 362 - 2 oluyo....bu kadar saçma bişe varmı ya? hiçbir zaman anlayamıycam....yalandan arabada giderken şu aşağıdaki fotoları çektim....yani sonuç olarak dubainin özeti şu: mega plazalar inşaatlar oteller alışveriş merkezleri, çöl ve yarım kalmış devam eden inşaatlar....malesef başka bi olayı yok....haa bide en güzel olayları şey....vanilyalı kola....muazzam bişeymiş burda olsa keşke....ülkenin saçmalığını bir de bi panoda gördüğüm afişte yazan görgüsüz kuyumcu reklam yazısıyla bitiriyim..."the language that everyone understands: gold"....ahahahah

0 Comments:

Post a Comment

<< Home