Bitakım Olaylar

Monday, June 26, 2006

A Tipi ve B Tipi Tetanoz Aşısı Üzerine

Lise yıllarındaydı....selim ben çağhan (şahin abi deriz aynı zamanda anlamsız bi göt kalkıklığı yaşattık bu herifede boş yere) bide mehmet can diye lise tayfası bayram tatiline bodruma gidildi...böyle tiril tiril gömlekler giyip barlar sokağına gittiğimiz ergen/mago yıllar.....ben selimle aynı odada kalıyorum yan odada çağhan mehmet can kalıyo....e dışarı çıkmadan içelim falan dedik....odaya bi şişe tekila aldık....restorandan limonlar tuzluklar sızdırıldı....tv yi açtık müzik dinliyoruz....shotlar ardı ardına içiliyo....hayvan gibi sıcak oda ve rutubet var....ricky martin'den "livin la vida loca" dinlerken selim şarkının sözlerini götünden uyduruyo "kompançeçeyaaaaa" falan diye ve "takatta takatta takatta" sesler çıkararak odada latin dansları yapıyo....içtik coştuk falan....çıkıcaz odadan...selim bi gaz verdi "e hadi son shotlar" diye.....rutubetten tuz akmıyo bi türlü....iyice kaymışız zaten..."son shot" gazını hemen aldık.... elime tuz dökemiyorum bi türlü....tak tak diye tuzluğu yere vuruyorum...o dengesizlikle bi vurdum yere...çatttt!!!....porselen kırıldı avucumun içinden elimi yardı....foşşşş diye kan fışkırıyo heryere.....avucumu yukarı doğru tutuyorum tuvalete koştuk.....suyu açtık üstüne....kanımın basıncı daha fazla resmen...üzerine akan suyu yukarı itiyo falan....blooody vida locaaaaa.....sardık bişeler falan ama feci sarhoşuz.....bi taksi bodrum bişey hastanesine...."doktor beyyyy doktor beyyy beni barlar sokağına yetiştirin" falan diye........hastanede bitakım kaoslarla elime dikişler atıldı....elim kalp seviyesinin üstünde durucakmış......gittik barlar sokağına falan herşeye rağmen.....elim hep bizimkilerden birinin omzunda....barlar sokağında önümüze gelene üç tekmeeee!!!.....dercesine geziyoruz benim yüzümden.....neyse gece bitti....pislik selim tam eğlenemediği için kendine eğlence yaratmak istiyo.....ben farkında diilim tabi....3 herif aralarında anlaşmış beni kekliyo....selim yalandan gece doktor dedesini arıyo gibi yapıyo bende mal gibi ona bakıyorum....

- Selim: "ee dedecim bizim cemin eline porselen girdi....hastanede birde tetanoz aşısı yaptılar...ama alkollüydü cem.....bişe olurmu acaba?"

ben panik oldum hiç böyle bişe düşünmemiştim o ana kadar....heycanla selime baktım bi anda...

- Selim: "aaa öylemi????? vah vah vahhhhhhh"
- Cem: "selim noooluyo lan ne vah ı?...ne diyo deden?"
- Selim: "bi sn. abi....hmm anladım dedecim....aa hemen öğrenelim onu...aaa ok" diyip telefonu kapattı...

korkunç panik oldum....Selim'in bide gıcık böyle bi gözlerini büyüterek panik bakışları vardır falan....öyle bana bakıyo falan....çağhan'la mehmet can da bozmuyo onlarda dinliyo...ve selim şu iğrenç yalanı uyduruyo...nası inandım yaaa...

- Selim: "abi şimdi bi A Tipi tetanoz aşısı varmış bide B Tipi....A Tipini yaptılarsa alkolle çok ters tekiler veriyomuş...sabaha kadar kusucakmışsın çok fena olucakmışsın acil müdahele lazımmış...B Tipini olduysan bişe olmazmış...."

bi anda korkunçççç panikler oldum....bağırıyorum falan minibüste....hangisi benimki ulan öğrenin hemennn!!!! falan diye....puşt selim'de "dur abi sakin ol yaa....bişe olmaz sana yaaaa" falan bişeler diyo kimse sallamıyo falan...kafayı yedim.....alelacele otele geri döndük....bunlar arkadan yürüyo ben önden koşuyorum resepsiyona.....ana girişin kapısını vurarak açtım falan....gecenin 4'ü....bağırıyorum "HOOOP ÇABUK BANA BODRUM HASTANESİNİ BAĞLAYIN!!!" falan diye...elinde sargılarla tekila gazisi.....bu çakal üçlüde o sırada farkında diilim arkada biyerde kikir kikir gülüyolar heralde beni izliyolar.......resepsiyondaki herif aradı hastaneyi o da bi şaşırdı bana verdi telefonu hemen....sonra şöyle bi konuşma geçti...

Cem: "Alo Bodrum hastanesimi...çok acil bugünkü nöbetçi doktoru bağlayın ölüm kalım meselesi!!!"

bağladılar sonra...

Cem: "Doktor Bey merhaba....bugün elimi dikip tetanoz aşısı yaptınız bana ben Cem"
Doktor: "Evet buyrun Cem bey geçmiş olsun iyimisiniz?"
Cem: "Dur doktor dur....şimdi iki tip tetanoz aşısı varmış....A Tipi varmış B Tipi varmış"
Doktor. "Ne?? ne tipi ne tipi??"
cem: "A Tipi B Tipi...çok kritik doktor!!!"
Doktor: "Cem Bey yok öyle bişe ne saçmalıyosunuz...nerden çıktı"
Cem: "Varmış Varmış!!! A Tipi varmış B Tipi varmış"
doktor: "Beyefendi saçmalamayın......"

derken.....resepsiyonda "PUAAAAA!!!!" diye bi gülme koptu....resepsiyondaki herif dahil bu gülmeye....offf ne krizlere girmiştim ya....hayvan selim

Thursday, June 22, 2006

İkinci Dubai Çıkarması

Ilk iş için gittigimdeki projede büyümeler oldu yine çağırdılar Dubai'den. Geçen giderken bavulumu kaybetmiştim istanbul'da. Sonra bulup gitmiştim. Yok seyahat formu doldurmadım diye harcırahımı alamamıştım falan. Bi uğursuzluğu vardı. Bu sefer olmaz diye umuyodum yine oldu bi uğursuzluk. Normalde geçen hafta gidicektim. Ankara'dan uçtum istanbul'a geçen çarşamba. Bi baktık vizede sorun varmış geri döndüm ankaraya aynı gün saçma bi şekilde. Düşününce çok sosyetik ama. İstanbul'a uçakla gittim. Olay olmadı Burak'a gittim bi bira içtim. Sonra Ankara'ya geri döndüm. O kadar çaça.
Neyse pazartesi uçtuk. Emirates olayın iyice bokunu çıkarmış. Her koltuk arkasında tv ekranı var. 200 civarı film seçiyosun nerdeyse. Yok disney'in tüm çizgi filmleri, yeni filmler, klasikler, diziler falan. Üstelik ileri geri sarmacalı pause etmeceli falan. Hiç sıkılmıyosun. Bide müzik kanalları varki o da inanılmaz. 1950'den 2006 ya kadar UK Chart'ta her hafta 1 numara olmuş şarkılar. Seç beğen dinle. Hayvan gibi arşiv. Harbi inanamadim yani. Hostesler bi fazla plastik yalan güleryüzlü falan. İçeceğim bitti bardağı geri veriyorum hostese (erkek olan hostese işte)...herif bardağı alıp şey diyo "oh you're so very kind sir"...yuh dedim. Bardağı uzattım yani başka bişe yapmadım...bu tarz abartı tepkiler bi irite ediyo...neyse indim uçaktan...gecenin 1'i falan hava 33 derece..pek fena....bürokratik işler bitince kuzen aldı beni havaalanından yeni arabasıyla (iyi kaçıyo)...vergi mergi yok ucuza almış adam fıstık gibi arabayı...deposuda 30 milyona doluyo...bi kıskanıldı....evde 2-3 geyik uyuduk sonra....bi dahaki sabah iş görüşmesine gidildi....yoldayken yine standart inşaat halindeki Dubai'nin resimlerini çektim....deli gibi inşaat var heryerde yine...dışarıda hava 45 derece + nem etkisi...nem de hafif diil yani...hava ıslak....yiitle konuşuyoduk "ooo bu aralar hava iyi abi" falan dedi....yuh dedim....neyse işi hallettim sonra yiitle öğlen yemek için buluştuk.....hint restoranına götürdü....ama piyasa diil yani harbici hintlilerin gittiği salaş biyer....tek beyaz bizdik içerde...adını hatırlamıyorum..."anam avradım olsun indian restaurant" gibi bişeydi......baştan bi tırstım....yerim abuk subuk şeyleride burası bi fazla damar geldi.....yiit söyledi bişeler bizim için......hintlilerin mimikler bi bizden farklı...."ok" derken kafamızı biz yukarı aşağı sallıyoruz....bunlar "seni gidi seniiii" der gibi bu taksilerin önlerinde duran anlamsız köpek biblolarındaki gibi sola sağa sallıyo....bişe istiyince titretiyolar kafalarnı asabın bozuluyo....hareket bizde farklı algılanıyo...."ohhh ok götür bakalım anasını satiyim" der gibi bi tepki oluyo....şatafatlı bi yemek kuruldu önümüze....muz yaprağının içinde bi pilav geldi....yanımızada 7-8 tane küçük kap koydular....o kapları pilavın üzerine döküp kendi lezzetlerini yaratıyosun...tabi bu lezzeti elleriyle yaratıyo hindistanlılar....o kadar lokalleşmedik biz....çatal bıçakla yarattık....tırsarak yedim ama herşey baya iyiydi...biraz fazla abartı baharatlı falan....karıştır karıştır ye.....yenebilecek en kral hindu siparişini vermişiz....9 ytl falandı adam başı....doyduk baya güzeldi.....ordan yiit işe bende gezmeye gittim....dubai'de gündüz napılır gezmek için? görgüsüz bi mall a gidilir....ibn battuta diye hayvansal bi mall a gittim bu sefer....dünyanın heryerinden örneklerle yapmışlar mall i....yok tunus oluyo bi anda....bi bölgesi çin...bi bölgesi iran...bi bölgesi hindistan....baya etkilendim bu sefer....ortada dev gibi gemiler falan filan baya enteresandi.....fotolar aşağıda.....gezerken ilgimi çekti...arap kadınlarının bakışları falan pek bi seksi....gözler renkli falan....derin bakışlar...içini ruhunu görüyolar sanki tenini etini delip geçip.......tırsarak bir iki kesişme olayları denedim.....sonuçta şeriat var orda da....hep şey hayal ederek diken üstü kesişler yaptım....kesişirken alarmlar çalıcak mesela...."jihaaaad!!!" diye ata binmiş elinde hançerle bi herif gelip kellemi uçurucak falan diye....hahahah.....stressli ve garip kesişmeler denedim yani.......orda takıldım gündüz......şu fotoda buralara has standart mago limuzinlerinden biri.......neyse sonra yiite gittim geri...o işten çıktı geldi beni aldı.........hava o kadar sıcakki klimalı ortamdan çıkınca gözlüklerim buğulanıyodu....şu iğrenç resimle belgeledim hemen.........bu burj el arabın yanındaki jumeirah beach hotel e götürdü yiit beni....baya çaça biyer otel hayvan gibi.......25. katına çıktık sağlam manzarası varmış....oturup bişeler içicektik ki "ohhh we have a dress code..." diye şortumdan dolayı almadılar beni....bide çalışanlarda esneklik veya sorumluluk alma olmadığı için ikna edemiyosun...."ohh no sir no sir" diye yere bakıyolar....yiit bi dil döktü olmadı.......ordan

pub'ımsı biyere gittik....sonra yiit çok kral biyere götürdü....emirates towers'ın içinde tokyo restaurant diye bi japon restoranına.......teppenyaki diye masanın ortasi saç olan bi mekanın etrafına oturduk...siparişi basıyosun bi şef gelip şovlarla cazır cuzur pişiriyo önünde.....ankara'da hayatım samurai filmleri izliyip onların sake içişine özenmekle geçiyodu....burda "would you like some sake" dendiğinde atladım hemen....neyse önden bişeler içerken masamızda doldu...karşımıza yaşlı kurt bi arap ekibi...solumuzada gıcık hanzo sosyetik arap bi herifle metresi vari bi kadın....siparişler verildi....karidesler istakozlar ayıptır söylemesi....neyse sonra şef şovlara başladı....takatta takatta takatta diye karidesler havada uçuyo şapkasına konuyo yok ordan tekrar tavaya düşüyo falan...inanılmaz ninja darbeleriyle ıstakozlar bölmeceli falan....muhteşem bi yemekti....sakeler içimdeki bıyıklı türk samurai ruhunu çıkarmak üzere falandı....hayvan gibi yedik....öğlen yediğimiz hindu yemeğiyle bu japon yemeği yiitin midesinde füzyonel reaksiyonlar yarattı....4-5 kere tuvalete gidip geldi falan ama ucuz atlattık.....hayvan gibi sake içmem yüzünden normalde dubai'de verilmeyecek kadar saçma bi hesap ödedik.....neyse hayat kısa diye ordan kalkıp restoranın içinde bulunan karaoke bara hızlı bi giriş yaptık.....ufacık biyer....kalabalık....ama keyifli kalabalık.....orda burda ekran var millet karaoke yapıyo.....tatsız bi zucchero ve frank sinatranın karışımı iğrenç sesli bi herif domine etmiş geceyi....gızık sesiyle inletiyodu heryeri...kulaklarımda hala canlanıyo çok fenaydı....bide ciddiye alıyo kendini falan çok komikti herif.....ortalıkta filipinli bi kız garson geziyo....birinin sırası geldiyse mikrofon kimeyse onun yanına gidip hiçbişe demeden elindeki mikrofonu kapıp sırası olana aktarıyodu fıtı fıtı dolaşıp......bide rus bi ekip vardı.....yanık tenli önü açık bakınca hipnotize olduğun haç kolyeli çakal bi ruski harrison ford ve 3 kız.....kızlardan biri şarkı söylemeye meraklıydı ama onunda ses rezalet.....bişeler içip etrafı gözlemlerken tavşan kulaklı 8-10 ingiliz kadın daldı içeri....hobbite benzeyen bitanesi vardı "helllooo i'm gettin married tomorrow mate..." diye bişeler anlattı bize...bekarlığa veda gecesi kutlamalarıymış.......onlar bi sömürdü geceyi....kuzen yiit gelin için U2 dan "with or without you" şov yaptı alkış aldık.....inceden ruski kıza yazdı falan yanına oturmacalar kakara kikiri muhabbetler....ben hep bi tırstım rus herif pantalonundan bi magnum çıkarıp tarıycak bizi diye...hehe...o da ordaki kızarkadaşıyla uğraşıyodu neyseki.....sonra biraz kaymışım falan fazla bişe hatırlamıyorum....ama bi ara mikrofonu yiitle tutuyodum ve bon joviden "it's my lifeeee" i yaşayarak söylüyoduk....ben back vokal yaarken yiit şakır şakır söylüyo falan bağıra çağıra.....bide tam 80'ler modeli ikimizin omuzları sırt sırta birbirine dayali ortada tek mikrofona soyluyoruz falan.....eglendik baya sake sarhoşu oldum...sonra eve dönüp bayıldık.....bidahaki günde dönüş...tüm gün yollarda sefillemece....ama bu sefer baya iyiydi dubai.....bi yolda ülkenin saçmalığını gösteren bi reklam vardı onun resmini koyiiim....gold!!! diye kafayı yemişler.....bide ankaraya döndüğümde havaalanında 40 yaşlarında çoluğa çocuğa karışmış bi teyze gördüm....tahminen brezilya'ya tatile falan gidip geri dönmüşler....resimde pek net gözükmüyo gizlice çekmeye çalıştım ama sarı t-shirt ünde şey yazıyodu büyük harflerle "WILL FUCK FOR COKE"....hahahahah....gidip söylesen bi dert söylemesen tam bi fiyasko...fiyaskoyu tercih etttim derte....ama o kadar alakasızdıki teyze konsepte....çok saçmaydı

Sunday, June 18, 2006

Kısa Saçmalıklar No:8

- Blogda adının altın harflerle yazılması gereken Emrah'la ilgili bişe geldi aklıma..bunun saçı bi uzun teoman vari falan özen gereken bi model...o yüzden kadın kuaförüne gidiyo falan çok illet....neyse bigün yeni biyer buluyo....hanzo giriyo içeri....alışmış halk berberlerine tabi fazla çaça geliyo kuaför....kuaför buna "siz yerleşin ben geliyorum" diyo....saçı yıkarken kafanı arkaya yasladığın tipten sistemi olan kuaförlerden....berberlerdeki kafanı öne eğip tüm ensenin sırılsıklam olduğu sisteme alışık bizim henzo.......ve şöyle tarihi bi hamle yapıyo.....o enseni dayadığın aletin önünde duran koltuğa DÜZ ÇIKIYO DÜZZZ!!!!!!!....ve kafasını giyotinle kesilcekmiş gibi lavabonun içine eğiyo......bilmiyorum canlanıcakmı kafanızda.....korkunç bi görüntü....ordaki kokona kadınlar falan kopuyo...."ayyhh ilahi evladım enseni dayıycan oraya hoh hoh hoh..." diye....HAHAHAHAHAH

- Bende küçükken bikere berberde saçım yıkanırken kusmuştum....çok garip mistik bi olaydı....heryerde ayna vardı falan...saçım yıkandı kafamı kaldırdım....sağa sola bakıyorum...heryerde "cem cem cem cem cem" diye kendimi gördüm....başım döndü falan...sonra "blöööö" diye kustum....berber şey demişti "aaa ayna çarptı seni olur öyle normal bi olay bu"...ayna çarpması....çok garip...hahaha

- Bugün biraz iğrenç olaylardan bahsediyorum ama aklıma hep bunlar geldi....bi kerede cuma günüydü lisede bizim beden eğitimi dersimizin olduğu gün....futbol oynıycaz falan heycanlıyız....öğleden hemen önceydi bizim ders....benim kanki orbay'ında beden dersi 2 saat önceydi benden....spor kıyafetlerini unutmuş bu...ödünç istedi benden....bende saflığımla verdim herife....sentetik amele bi formam vardı juventus diye....neyse hiçbişeyin farkında diilim falan....benim dersin zamanı geldi....saf bi şekilde geri aldım beden eşyalarımı orbay'dan....soyunma odasında laylaylom muhabbetlerle giyiniyoruz falan....formayı bi giydim...offffffffff.....yemin ediyorum fenalaştım başım döndü....selimler falan bana bakıyo dehşet bi şekilde...."cem iyimisin oglum nooluyo???" falan diye....gözlerim falan kızardı....boğazıma parmak atılmış gibi bi hissiyat....yok böyle bi koku....foseptik terlemiş herif resmen...lağım akmış formama....çıkarmıştım orda da.....hahahahahah

- bugun yiit hatırlattı koptum....bizim için hayatın sırlarından bitanesi...çözemedik....bizim evin bahçesinde dut ağacı vardı...zevkle keyifle küçük çocuklar olarak elbette yemek isterdik ordan taze taze dalından koparıp dutları....ama kapıcı yusuf amca her zaman "dutlar ilaçlı yemeyin" diye engellemeye çalışırdı bizi....niye yani niye???? yesek noolurdu anasını satiyim..."gak guk zehirli..gak guk"...alla alla sinirlendim yine....hehe

Bir Ayrılık Hikayesi Daha

Yine travmatik bi ayrılma olayı. Ankara'da gerçekleşiyo...ama tüm dostlar istanbul'da. Mega duygusal aşk adamı olduğum için yine zırlamalı ağır bunalımlara giriliyo. Bidahaki sabah iş var. İşe gidiyorum....mosmorum beynim çalışmıyo gözler falan rezalet..."ee cem bey ihale dosyası cevaplarını hazırladınız mı?" gibi sorular geliyo...kurumsal köleliği o gün kaldıramıyorum. İstanbul'dan kankalar aranıyo. İşten izin alıyorum gidiyorum otobüse biniyorum. Otobüste bile zırlıyorum giderken. yanımdaki amca acıyo bana falan..neyse Istanbul'a variyorum biraz daha iyiyim. Ordan burağa gidiyorum. Tüm dostlar geliyo falan..."nooldu abi anlat?" durumları....bi gülüyorum falan modum düzeliyo muhabbetlerle...anlatılıyo dertleşiliyo "off abi üzme kendini...süper bi adamsın sen" gazları veriliyo....e tabi alkol alınıyo bolca....ordan bi dışarı çıkılıyo biyerlere....ruh gibiyim tabi keyif almıyorum....hoop bide gittiğimiz yerde zırlıyorum falan rezalet...alkol iyice duygulandırıyo beni....herkes üzülüyo ordan çıkıyoruz....o zamana kadar herşey standart ayrılmış erkek modunda normal bi şekilde devam ediyodu....gecenin rengi ondan sonra değişti....yolda yürüyoruz ben burak emrah....beyoğlunda....bi anda iki tane hipi berduş beyoğlu şarkıcısı geçiyo yanımızdan...zztop beyoğlunda sokak şarkıcılığı yapıyomuş haberimiz yok....ikisininde uzun sakalları saçları var....beni görüyolar falan...bi muhabbet başlıyo....burak tam kaynaşıyo heriflerle....beyoğlunda yere oturuluyo gecenin 2 sinde falan.....burak biyerden biralar alıp geliyo ....gitari olan sanatçı zanettiğimiz adam gitar çalmayı bilmiyo ve gitarının 3 teli var onu farkediyoruz....zorluyo bişeler....nedense burak saçma bi şekilde "gesi bağları abi gesi bağlarını çal" diyo....nerden aklına geldiyse...hahahahah....adam bilmiyorumki diyo..."yok yok çal" diyoruz...ısrarlara dayanamıyıp bişeler saçmalıyo herif....alakası yok gesi bağlarıyla....ama hep bir ağızdan gesi bağlarını söylüyoruz...ama bizde sözlerini bilmiyoruz.....o kadar saçmaki....6-7 kişilik bi grup...biri gitarda alakasız bişe söylüyo....geriye kalan 5 kişide bilmedikleri bi şarkıyı kıçlarından uydurarak söylüyo...hahahahahhaha...ben mesela şöyle yapıyodum...."gesi bağlarının...ırınnnn nınn n...hmmzz ının nnn" hahahahah.....bu şarkıyı söylüyoruz 4-5 kere üst üste....ben hikayemi anlatıyorum insanlara falan.....derken iyice kalabalıklaşıyoruz....öğütler alıyorum falan ama hiçbişe hatırlamıyorum....bi ara bitane beyoglunda çalışan gay biri geliyo....freebag i omzunda falandı çok tatsız....geceye en büyük damgayı vuran lafı o söyledi....herkese anlattığım hikayemi bide ona anlattım falan....sonra ayaklanıp beyoglunda şöyle bağırdı...inanılmaz bişeydi....isyanlarla kalktı ve "ulan yıllardır kendi g.t mü s.tt.riyorum....artık ben s.t.icem ulan!!!" diye....hahahahahah hikayemle döndürdüm adamı inanılmaz bişeydi...ordan burağa nası döndük naaptık falan hiçbişe hatırlamıyorum....çok tarihi bi geceydi ama

Meraklı Köfteci

Bu sefer bi anı diilde yeni bi keşfimden bahsedicem. Artık pazar günleri gelenekselleştirmeyi düşündüğümüz yeni bi restoranımız var bozkır Ankaramızda. Adı "Meraklı Köfteci". Süper basit bi konsept. Kendinden geçiyosun yerken. Mesela oraya giderken yolda Emre "off abi çok heycanlıyım köfteciye gidiyoruz" gibi bişeler söyledi. Biraz korktum bu tepkiden ama bozmadım "evet abi bende" falan dedim. Ama harbiden heycanlandırıyo adamı. Restoranda tabak yok. Yeşillik ve tazelik konsepti üzerine kurulu. Ortaya seriyolar beyaz bi kağıt. Garson taze yeşşillikleri eldivenleriyle ortaya koyuyo. Rokasıydı teresiydi maruluydu. İki bıçak darbesiyle kesiyo bide iceberg i (neden o tipine iceberg denir? ve hatta aysberg olur o. nası bi alaka nedir yani? şu anda takıldı kafama. aysberg...alla alla....yuvarlak marul gibi bişe anasını satiyim....neden coğrafi bitakım doğa yapılarının ismi yediğimiz sebzeye verilmiş...o zaman şeyde olsun mesela...kıvırcık marulada şey denseydi.....kanyon....domatese yanardağ...haa bide ingilizce olucak....taze volkeyno geldi tazeeee....ordan 3 demet vatırfall alabilirmiyim?) ortada...sonra hop küçük domatesleri paketlerini ters çevirerek masaya koyuyo büyüleyici bi manevrayla....dilimlenmiş havuç....bunlar bi kaba kaseye diil direk masaya konuyo....sonra eliyle adam 2 limonu foşurrttt diye masada gezdiriyo....basıyosun tuzu...inekler gibi yiyosun...muhteşem bi olay....ondan sonrada ekmek arası köften geliyo....köfte normal köfte bi olayı yok ama yeşillikle karıştırma insanlıktan çıkma ve elle yeme olayı coşturuyo obezite genlerini insanın...bide kendi çapımızda "ekmegi az yiyelim abi...yeşilliğe abanalım...ohhh kilo da yapmaz bu... super saglikli diyetisyenleriz çok fitiz aman maşallah" gibi kendini kandırmacalarda yasiyosun....resimlerde goruyosunuz....emre pek mutlu...bende pek mutlu....hepinizi bekleriz şiddetle tavsiye ederiz...yandan yemiş bi irmik getiriyolar sonunda da....bi detayda geçenlerde gittiğimizde yamanın garsona "hoop kaptan...şşş şefim....doktor bi bakarmısın...ustam tatlı nerde kaldı..." şeklinde 1001 lakap takmasıydı...gülmüştük baya....artık pazra günleri yeni mekanımız meraklı köfteci....beşevler çakalıyız artık...hehe

Sunday, June 11, 2006

Bir İstanbul Klasiği ve Gerçek Sarhoş Konsepti

Bilmiyorum kızıcakmı ama şu kısa olayı da yazmam lazım. Geçen haftaiçi İstanbul'daydım. Burak balaban ben nevizade de bira içtik...bi rock barında gaz bi şekilde audioslave ve faith no more lar dinledikten sonra dışarı çıktık evlere dönmek için. "off kafam iyi oldu abi bi fenayım" falan diyoduk...bi anda burak gaza geldi...."hayır abi gerçek sarhoş benim" diye....sonra "gerçek sarhoşşşş" diye bağırarak beyoğlunun ortasında üstünü başını çıkardı....bizde anlamadık...."gerçek sarhooooşşş!!!" diye bağırarak ortalıkta koşmaya başladı....o sırada bu kareleri yakaladım mideme gülmekten ağrılar girerken....inanamıyorum ya...."gerçek sarhoş!!"

Monday, June 05, 2006

Memleket Manzaralari

İş gereği Türkiye'yi geziyorum baya....bayi ziyareti müşteri ziyareti ayağına sürekli bitakim illerin en meşhur yemeklerini yiyip göbek yapıyorum ....Iğdır'dan bile telefon geliyo bi bayimizden...."Cem'im gel buraya sana kuzu çeviricem sarayda" diye....naapacağımı bilmiyorum....neyse geçenlerde Adana'ya gittim....harbiden Adana dışındaki diğer illerdeki "Adana" kebabı o kadar yalanki....ben böyle bi olay görmedim ya.....ilk gün öğlen şöyle bi lokantaya gittim....adı şey...."Bir metrelik kebabı icad eden büyük üstat Hasan Kolcuoğlu".....lokantanın adı bu....heryerde böyle yazıyo falan....bi etkilendik koydular önümüze 1m kebabı...üstü tavuklar beytiler falan altta adana....inanılmazdı...hemen esnafla kaynaşma gazına garsona "nedir abi kaç metreyi buldunuz en fazla" falan dedim....teknik ve profesyonel bi cevap verdi...."valla kapalı alanlarda 3 - 3.5m'ye çıkabiliyoruz....kebaptan şişi çekerken çünkü toplam uzunluk 7m'yi buluyo şişle birlikte" falan dedi...."hmmm dogru" falan diye onayladık....hahahah...."ama açık havada 25m'yi buldu patron" falan dedi....saygı duyduk....olayın özelliği etin kıvamını çok iyi yakalamakmış....şişi tek hamlede çekerken etin şişe yapışmaması lazımmış...yapışırsa kebap yalan olurmuş....bzzzt diye tek hamlede çekiyomuş adam şişi....danalar gibi yedik....ziyaretler bitti....akşam daha bi rakılı muhabbet....geçen gittiğimde de gittiğiimiz bi kebapçı var...oraya gidildi.....hava çok sıcak olduğundan yerleri sulayıp direk sokağa koyuyolar masaları...karşılıklı iki kaldırıma hemde....garsonlar fıtı fıtı koşuşturuyo yolda....aradan arabalar falan geçiyo bunlar servis yaıyo....çok güzel bi ambians....resmi aha yanda................ sofranın bütünselliğini ve inanılmazlığını anlatmak için bir iki resim koyuyorum (sıcaktan lavaşa dokunamayış detayı...........bi ara tuvalete gittiğimde illet olduğum bi aparat vardır onu gördüm kıl oldum yine..........neyse gece inanılmazdı.....iş arkadaşıyla mükemmel muhabbetlerle iyice coştuk......odama gidip bayıldım sonra.......bi dahaki gün mersin.......burda da görüşmeler bitti.....öğlen yemek yememize rağmen akşamüstü "tantuni yemezsem beni hiçbiyere gönderemezsiniz" diye olay çıkarttım.....kırmadılar götürdüler......geçen geldiğimde de gitmiştim buraya.....türkiyenin en meşhur tantunicisi......kafaları yedim yine......3-4 tane yedim....."is this love?" konseptli tantuni resimlerimi görüyosunuz.....bide bu klasik "bu ünlüler gelip burada bizim yemeğimizi yedi" konsepti var tantunicimizde de....heryerde mahsunun tantuni yerken resimleri falan....bi resim çok dikkatimi çekti......nası olabilir böyle bişe diye afayı yedim.....herifler bbg mi öyle bişeyde çıkan tiksimç insan caner'le de foto çektirmiş.....hahahahahah olucak iş diil.......neyse....tantunileride mideye indirdikten sonra ankaraya geri dönüş....en sonda da "havaalanındayım, kurumsal bi köleyim...ama yinede tripçi kulaklıklarımla sisteme karşı belli bir duruşum var haberiniz olsun" isimli fotograf çalışmamı görüyorsunuz......haha