Bitakım Olaylar

Monday, February 27, 2006

Kısa Saçmalıklar No:4

Güncel anı yazmaya üşeniyorum. Fotolar gelmedi hala. Kısa saçmalıklara devam:

- Bi kere Ankara'da Manhattan'dan eve dönüyorum zil zurna. Köroğlu'nun sonundaki işkembeciye gidiyim dedim. benim liseden arkadaşım işletiyo...sarhoş gidince kıllanıyo herif falan...bi sürü iğrenç sırrını biliyorum liseden onları bağırarak söylüyorum imajı bozuluyo orda çünkü....yanyana otururduk mesela...bi anda burnuma korkunç kesif bi ayak kokusu gelirdi...sıranın altına bi baktım çıkarmış tatsız makosenlerini bu...bide bana bakıp şey derdi..."yawww cemim yoh böyle bi rahatlık yauww"....şimdi takım elbiseli racon adam oldu başımıza...neyse konu sapmasın...takside gidiyoruz taksici telefonda "yaw tamam hanım açtırtma şimdi ağzımı....de get" falan kavga ediyo....sarhoş gazıyla "abi yengeylemi kavga ediyosunuz?" falan dedim..."hee yaa" falan dedi..."ver telefonu ver" dedim...şaşırdı verdi falan...."yaaa yenge siz sevmişsiniz birbirinizi...yapmayın etmeyin böyle şeyler....adamcağız yogun çalışıyo şu saatte..." diye gazlar verdim...."abi sende gitme yengenin üstüne..." falan....yumuşadılar barıştılar...sonra adam bana işkembe ısmarladı hümanist ayyaş ombudsmanlığım yüzünden...hahaha

- Bi arada sarhoşken taksicilerin telsizlerini alıp durakla muhabbet etme olayım vardı...."iyi geceler büklüm taksi...ben şu anda size 06 T 2345'in yolcusu olarak sesleniyorum hepinizi selamlıyorum....şoför abi demin inanılmaz bi motor freni yaptı tümsekten geçtiğimi hissetmedim bile...sağa sola nereye dönse sinyal veriyo kendimi güvende hissediyorum...hepinize burdan teşekkürlerimi sunuyorum..." falan diye anonslar yapardım taksicilerde kopardı.....hatta bi kere ankarada rush dan çıktık bi ekip....taksi çevirdik..."acaba işkembeciyemi gitsek yoksa sertalp e gidip muhabbete devam mı etsek yoksa evlere mi dağılsak?" olayı tartışılıyodu...."bi sn. durun ben bunu bi durağa soriyim" falan dedim aldım telsizi...hehe...."iyi akşamlar biz dejenere bi arkadaş grubu olarak büklüm durağına bi konu danışmak istiyoruz" falan dedim..."buyur söyle kardeş seni dinliyoruz" diye anons geldi...."yaa abi şimdi çıktık kafalarımız iyi...işkembeciyemi gitsek evlere mi dağılsak yoksa bi arkadaşın evinde muhabbete devam mı etsek?" dedim....konseyden karar çıktı şöyle bi anonsa yaptılar..."valla kardeş hepiniz birbirinizi bulmuşsunuz...takılmaya devam bizce"..."eyvalla abi" diyerek yola devam ettik...hahahaha

- pehliler bi kere kuzen tayfasıyla evde içip dışarı çıkmışlar....saçma bi gazla evdeki darbukayıda yanlarına almışlar...bara gidince vestiyere falan veriyolarmış..hahaha....sonra gece köprüyü geçerek eve dönüylarmış taksiyle...arabada biri darbuka çalmaya başlamış...herkes öne arkaya eğilip omuzları oynatıyomuş halay tarzında...eller serçe parmaktan birleşmeli....taksiciyide gazlamışlar o da önde oturanla serçe parmakları birleştirmiş arabayı sürerken öne arkaya eğiliyo...hahahaha....köprüyü geçerken polis çevirmiş.....kimlik mimlik sormuş herkese....sonra darbukayı görmüş..."bu ne lan naapıyonuz bunla" falan demiş...."bi çalında dinleyelim keyfimiz yerine gelsin" falan diye köprüdeki çevirmede bizimkiler darbuka çalmış herife...hahahaha

- marmaris karacasöğütte çocukluk arkadaşım berk'le sitenin itleriydik...ne kadar saçma iş varsa yapardık...huzurla eğlenen ailelere su balonu falan atıp kaçardık geceleri....neyse bigün gündüz site koyuna bi baktık koskocaman bi balıkçı teknesi demir atmış duruyo ....site sakinleri rahatsız "buda nerden çıktı şekerim?" falan diye boneli denizde saçını ıslatmak istemeyen saçma teyzeler kurbağalama yüzerken söyleniyolar ...neyse akşam oldu...bizimde berkle "yeniay abi hiçbişe gözükmüyo ürkünç olur gece denize girelim abi" diye abuk subuk bi gazımız oldu...müzik setimizi aldık iskelede gece müzik dinliyip içip denize giricez...."haydi abi bu sefer çıplak girelim denize" diye iyice saçma bi fikir çıktı(site küçük gece iskelede falan kimse olmuyo)....iskeleden atlıyoruz falan denizde yüzüyoruz kafalar iyi....cıbıl modunada girdik....sonra işte koyumuzun ortasına demrlemiş gemiden çok fazla gürültü falan gelmeye başladı....heyyt hoo bağırdık falan sessizleştiler..."nooluyo lan orda biraz sessiz olun burası medeni bi site!!" falan diye bağırıyoruz....bi anda balıkçı teknesiymiş falan üstünde 25 - 30 tane dev spot....poffff diye bize doğru bi yaktılar..."burası medeni bi site be!!" diye iskelede soğuktan büzüşmüş pipleriyle heriflere tafra yapan iki bebe gördüler...."PUAAAA!!!!" diye kahkaha sesleri geldi heriflerden...bizde bi anda naaptığımızı farkettik...utanıp cuuppp diye çok şık 10 üstünden 10 puanlık balıklama atlayışımızla suya daldık....gelen ışıklardan çıplak götlerimiz yakamoz yapa yapa sahile ulaşmıştık falan...hahahaha...cıbıl site itleri

- askerde millet tuvaleti batırıyo diye yüzbaşı içtimada nasıl kaka yapılacağını anlatmıştı herkesi toplayıp...yere tebeşirle alaturka tuvalet çizmişti...."bakın hayvan herifler şu ortadaki deliğe sıçıcaksınız...bunu tutturursanız 3 puan alırsınız 3 puan!!! diğer yerler out!!" diye bağırıyodu...kalem kağıt çıkarıp not alasım gelmişti...

- çok küçükken sabahları odamdan kalkıp işemek için tuvalete gitmeye çok üşenirdim...yataktan kalkıp odanın bi köşesine işerdim sonra geri yatardım....annemler kalp krizi geçirirdi...

- liseden mago bi arkadaşım lise 2 lise 3 te işte ergenlik gazlarıyla pavyonlara gitmeye başlamıştı konscu olmuştu...gelip bize anlatırdı "oglum şu konsomatrisi şöyle götürdüm" falan diye....bi kere bi sabah geldi çok üzgün falan...yine pavyondan gelmiş..."nooldu abi hayırdır" falan dedik...herif gece yine bi konsomatrisi almış arabasına pis pis...muhabbete girmişler kadınla...hayat hikayesini anlatmış kadın bu çok üzülmüş daralmış etkilenmiş gözleri dolmuş ağlamaya başlamış...normal bi insan acır bişe yapmaz falan...hayvan herif ağlayarak kadınla sevişmiş yine...kareyi getirin gözünüzün önüne..."öüüüü ühü hüüüüü" diye ağlayan bi herif arabada hala sevişiyo...hahahahaha...

- istanbulda böyle zor temaslarla hoşlandığım bi kızla gece buluşma ayarladım sinemaya gidicez falan...yıldız parkında buluşuruz dedim...akşam oldu...bi bankta bekliyorum...bi kedi yanaştı ..."hmm kediyi kucağıma alıp seviyim...kız etkilensin hayvanseverliğimden...aşık olsun bana" diye flört olayından ne kadar anlamadığımı ispatlayan bi fikir geldi aklıma...kedi oturuyo kucağımda....kızı gördüm uzaktan...romantik bi şekilde kızın gözlerinin içine bakarak kediyi seviyorum...kız geldi...ayağa kalktım sarılıp hoşgeldin öpücüğü vermek için....kedinin tırnakları pantalonuma takıldı...üstümde kaldı hayvan...pençelerini resmen kasıklarıma geçirdi canım yanıyo hayvan gitmiyo düşmüyo üzerimden...ahh uhh diyerek ekşi suratımla kıza bakıyorum...daha merhaba diyememişim..çok saçma bi duruma geldim...ehhh diye kediyi ittirdim aşağıya...corrt diye bi yırtık oldu pantalonumda...acı çığlıkları içinde kedi kaçtı...yerli bi ben stiller gibiydim valla korkunçtu rezil olmuştum...

- emrah'ın dudaklarımı ne kuruyodu bir gün.... selimle bi eczaneye dudak kremi almaya gitmişler...kadın çeşitleri göstermiş "beyefendi şu çilekli şu naneli..." falan filan....emrah karar verememiş ne alacağına selime sormuş....puşt selim de "hmm emrahcım ercan çilek tadını sevmiyomu senin dudaklarında?" demiş.....kadın bi şoke olmuş falan "errrrcan çilek tadını mı seviyo dudaklarınızda???" demiş emrahın suratına bakarak dehşetle...emrahta tabi o saniyede olayı şakaya vurup toparlıycak bi herif diil..."ehe yok gak guk olurmu öyle şey" falan saçmalamış bağlayamamış rezil olmuş...hahahaha

Sunday, February 26, 2006

Kısa Saçmalıklar No:3

Bayi ziyareti resimlerim daha elime ulaşmadı o yüzden kısa saçmalıklar serisine devam ediyorum.

- Nişantaşındaki evimizin kapıcısı Rıza diye yüzsüz bi herifti. Çocuğuna versin diye tazmanya canavarı şapkası vermiştim herife. Bi dahaki gün ekmek servisine herif kafasında o şapkayla çıkmıştı falan çocuğuna vermemiş. Neyse işte haftasonları eşi bizim eve gündüz temizliğe gelsin diye anlaştık anahtar verdik. Yiğitle uyuyoruz evde öküz gibi....Sabah bi dürtülmeyle uyandım saat 9.30 falan...şöyle bi ses geliyo "gahhh la gahhsana"...noolduğunu anlayamadım falan...dürtüyo biri beni sallanıyorum yatakta...gözümü açtım "eheeee heee" diye gülen hanzo bi herif bana bakıyo..."gah la gahhh ehe ehe...biz saat 6 da kalkıyoz olummm" diye Rıza'da eve gelmiş karısı temizlik yaparken....piskopat gibi beni uyandırıyo...içerdende karısı bağırıyo "hadi lan ordan sende 9 da kalkıyon Rıza" falan diye....naapıyosun be manyakmısın git şurdan diye bağırdım....herif yiitin odaya girdi içerden sesleri duyuyorum....onu da "gah gah gah" diye dürtüyo...sinirlerim bozuldu ben gülüyorummm..."MANYAKMISIN ULAN SEN GİTSENE ŞURDAN" diye yiit kovmuştu herifi...hahaha

- "Lamıcimi yok bu işin" lafına takıldım bu aralar....ne kadar saçma bi laf...lamıcimi....aklıma şöyle salak bi muhabbet geldi....askerde yere çok tüküren jimmy diye bi herif olsa....lakabı lama jimmy falan....içtimada komutan sorsa "lama jimmy nerde?"....askerlerde "lama jimmy yok komutanım" dese...hahahaha

- İstanbul'da bi taksiciye gaz veriyorum...."abi bu lpg işi iyi oldu ya....artık sonunda para kazanıyosunuz biraz" falan diye....adam yaşlı takım elbiseli falan...kibar istanbul aksanıyla şöyle bişe söylemişti..."evet evladım biraz rahatladık...fakat farkındaysan....hatta şu anda olduğu gibi....bazen kötü gaz alınca arabanın içi...çok afedersin ama..."....mmmmcık" gibi kokuyo evladım"...."ehe ehe evet abi" falan dedim ne diyeceğimi şaşırmıştım

- Arın ortabirde son ders bi kere altına kaka kaçırmış....herkes çıkmış sınıftan bu utanmış oturuyo falan...hoca da çıkmış....okulun hademesi görmüş bunun utangaç halini....anlamış hemen durumu...garip hangar gibi biyere sokmuş bunu....hortumla kıçını falan yıkamış "bzzzzt" diye parmak basıncıyla suya basımç vererek....sonra herif kendi kullandığı donu çıkarıp arına giydirmiş eve yollamış....aslına süper bi iyi niyet ama adamın o nemli slip dondu bi korkunçtur be....

- İsmini veremeyeceğim bi arkadaş arkadaşı geneleve gitmiş...üstünü falan çıkarmış....çorabını da çıkarmış....hayat kadını şey demiş..."ooo çoraplar falanda çıkmış...nooldu koçum yüzmeyemi geldin sen?"...HAHAHAHAHAH...garip genelev adap ve etikleri var çorap çıkarmak ayıpmış

- bi arkadaşla suratımızdan sivilceler patlayan kulaklarımızdan testesteron aktığı ergenlik dönemimizde hayat kadınlarınıa arıyıp garip muhabbetler ediyoduk sonra kikir kikir gülüyoduk...bi kere bi kadını aradık falan...kadın şey dedi "şu anda hastam var".......bizde üzüldük panik olduk..."ooo çok pardon hanımefendi çok özür dileriz rahatsız ettiğimiz için çok geçmiş olsun" falan dedik..."hahahaytt" falan diye gülmüştü kadın...bu paralı seks terminolojisinde "şu anda bi müşterim var sevişiyorum kardeşim" demekmiş...anlıyamamıştık salak salak

- pehliyle bizim istanbuldaki evde içip etilerdeki "cool pool" mu öyle bişe denen yerde depeche coverlarıyla meşhur şantaj adlı gruba gidicektik....bi şişe tekila bitirdik pehliyle....salak salak çıktık evden gittik mekana....vestiyere 10 ar milyon falan verip giriş parasını da bayıldık 20 milyon falan....içeri girdik boş boş etrafa bakıyoruz....garip şarkılar çalıyodu..."e hani depeche dinlemeye geldik biz buraya ne çalıyo ya bu grup" falan diye 5 dk. sonra çıktık etilerden taksime gittik salak salak gezdik düz yolda yürüyemiyoruz....meğer grubun çıkmasına 2 saat falan varmış cd den müzik çalıyomuş daha...full beyinsizlik..girdik 30 ar milyon bırakıp çıktık

- bi kerede yine pehliyle clubber yıllarımızdan birinde park ormandan çıktık...taksi arıyoruz....bitane bulduk taksici yoktu arabada....ileriye baktık orda bi dürümcünün orda yemek yiyomuş taksici..."bekleyin beyler şunu bitirip geliyorum" falan dedi adam...bekledik....geldi adam dürümünü bitirip....sonra garip bi moda bağladım ben....sessiz sessiz gidiyoruz arabada....adamın yediği dürümle ilgili cool sorular sormaya başladım adama...herifte bozmadı....devam ettirdi....takside giderken aşağıdaki gibi bi cool bi soru cevap diyalogu geçti:

Cem : "tavuk dürüm mü et dürüm mü?"
Taksici: "et dürüm"
Cem "Acılı acısız?"
Taksici: "acılı"
Cem: "soğanlı soğansız?"
Taksici: "soğanlı"
Cem: "çift lavaş tek lavaş?"
Taksici "çift lavaş"
Cem: "ayranlamı colaylamı?"
Taksici "ayranla"
Cem: "dişimizin arasında et kaldımı?"
Taksici : "kalmazmı abi"
Cem: "gazımız varmı?"
Taksici "olmazmı abi"

sonra kopmuştuk takside puaaahhhhh diye....hatta bide bi düğün arabası geçiyodu pehli pencereden sarkmıştı adamları alkışlamıştık falan....sonra herifler bize korna çalmamıştı sallamamıştı falan pehli sinirlenmişti küfür falan etmişti saçmasapan..

- Arınlarda istanbulda bi kere sessiz sinema oynuyoduk....karşı taraf bilemesin diye yalandan çok palavra bi film ismi uydurmuştuk...filmin adı şeydi..."hologramik berduş"...yok artık falan diye olay çıkardılar...ben savunmuştum dogruluğunu falan "türk filmiydi abi hatırlamıyomusunuz ilyas salman oynuyodu" diye...hahahaha

Monday, February 20, 2006

Kısa Saçmalıklar No:2

Ya yazılara hiç comment yok. Destek bekliyorum basın comment e yazın bişe...güzel diyin bişe diyin....neyse kısa saçmalıklara devam....

- Cuma gecesi klasiklerinden....Karum karşısı tenis kulübüne gidildi....yaş ortalaması 350 civarı...çok şık biyer ama insanlardan dolayı jurassic park gibi.....annemler hep gider....yıllar sonra farkettimki herşey feci ucuz....kulaklarından fışkırana kadar içiyosun maks. 25 milyon falan bırakıp keyifle gecene devam ediyosun...(bir dahaki sabah ağzındaki o ekşi iğrenç alkollü tadla "offf ne para harcadık anasını satiyim" bunalımlarını biraz daha az yaşıyosun)...neyse ben burak gülin yalın gittik....çok güzel caz söyleyen bi kız vardı...keyifle içip dinliyoruz...burak'ın eski bi arkadaşı çıktı kız....kaynaşıldı "yihuuu dubi du bab baaa" diye cazlar söylenerek....ordan çıkılıp locus solusa yürünücek....cazcı kızda katıldı bize....tunalıda yürürken bi baktık yalın yok....arıyoruz ulaşamıyoruz...bi ara "abi kendimle barışmam lazım ben eve gidiyorum" falan diye saççmasapan bi mesaj geldi heriften....o sıra zaten herşey bi flulaşmaya başladı ...locus solusta biralar içildikten sonra çıkıldı gece kalmak için yalına gidildi....film koptu....en son kendimi yalınların evinde bir koltuğa sarılmış çoraplarımla zemine patinaj hareketi yaparken hatırlıyorum...."gülin kurtar beni" falan diye bağırıyodum...o gece ilk defa tanıştığımız cazcı kız gülüyo falan ama inceden panik olmuştur böyle saçma bi olaya şahit olunca.....neyse yerlerde yuvarlandım falan...çok uykum geldi...kalktım iyi gecelerimi çektim herkese ve misafir odasına uyumaya doğru gittim....yolda kemerimi açıp pantalonumu indiriyim uyumadan önce kolaylık olsun falan dedim kendime heralde...kemer açıldı...pantalon iniyo....hoop bir de bakıldıki donda pantalonla inmiş....burjuvazi cazcısı kız benimle tanıştığı ilk geceden götümü görmüş oldu....korkunç!!!!....sonradan gülin söylemişti şöyle bi laf etmiş..."e çok samimi buldu beni heralde"....HAHAHAHAH....samimi bulduğum insanlara götümü gösteriyorum...böyle bi olayım çıktı...

- Bi kere de istanbulda kuzenle nişantaşında yaşarken o kankalarını falan davet etti eve...kızlı erkekli evde mumlar yakılmış akustik gitar şölenleri ve sağa sola sallana sallana hep bir ağızdan "let it bee" sesleri çıkartılıcak evde....bi yabancı hissettim kendimi...selimle aliyi aradım ortaköyde buluşuldu...selimle alinin bi özelliği vardır...ayık adam sevmezler yanlarında...hemen allaşşağı ederler...selim özellikle mesela yılbaşı geceleri saat 21:00 de falan arkadaşlarını sarhoş edip yeni yıla sokar...bayıltır adamı eğlencesine devam eder....benide allaşşağı ettiler içtik falan....sonra başka bişe hatırlamıyorum o geceyle ilgili....sabah evde uyandım....gece çıkmadan önce görmediğim insanlarda var evde sabah...yiit tanıştırıyo falan....bi kız vardı..."merhaba ben cem çok memnun oldum" falan dedim el sıktım medeni medeni...kızda şey dedi..."merhaba cem dün gece tanıştık zaten sen benim kafama osurdun"...hahaha bi sessizlik oldu falan....kuzen olayı anlattı...eve gelmişim kapıyı çalmışım...yiit kapıyı açmış..."merhabaaa" diye yere yığılıp sızmışım...yiitin ekip beni yatırmak için seferber olmuş....çılgın punk doctor martens botlarımı çıkarmakta bu kıza düşmüş....botları ayağımdan çıkarmaya çalışırken zortlatmışım kafasına....buda bi ilktir hayatımda

- Bi kerede nişantaşı evimize yiit çok sarhoş gelmişti....şöyle bağırıyodu evde şevki yılmaz ses tonuyla..."akmerkeze gitmeyiiiiin.....meme var ordaaa!!!"....susmadı herif hep böyle bağırıyo...zor sakinleştirdim herifi uyuttum sonra

- Marmariste yazlık arkadaşlarımdan biriyle iki fransız turistle bi flört olaylarına girmiştik...herifin bordo tatsız bi doğanı vardı gurur duyduğu...her sabah siliyo yıkıyo cilalıyo jöleliyo fön çekiyo anlamsız anlamsız...neyse bi muhabbetler oldu kızları bu doğanla aldık site diskosundan...diskonun dj'inin adı zaten bitirir olayı..."dj.hoppa hakkı"...ahhh hahahah....kanka böbürleniyo arabasında falan saçmasapan ara gazlar patika yollarda slidelar falan korkunç....herif el freni çekti....teype oğuz yılmaz koydu....gecenin 3 ü falan...."haydi oynatıyoruz oglum bunları" falan diye traji komik bişeler söyledi....kapıları açtık...farların önünde göbek attık kızlarla 15 dakka "ele karşı güle karşı seni çarşııı çakalııı" ezgileriyle....yazarken bile elim titriyo...

- Yine marmariste abuk subuk turistlere prim yapma çabaları....bi kıyıda denize doğru sarkan bi ağaç vardı....ağacın tepesine bi arkadaş halat bağladı....halattan sallanarak tarzan vari denize atlamaca eğlencesi çıktı ortaya....gelip geçen turist gemilerine "helooo look here my friends" falan diye bi 8. sınıf animasyonlar yapıyoruz....benim aklıma dahiyane bi fikir geldi...."bi tur gidiyim...ipi bırakmiyim geri geliyim....sonraki tur ipi bırakıp suya atliyim"....turistler deliricek hasta olucak bana sanki...gerildim falan...herkes bakınca atlıycam...atladım...ipi bırakmadım....kontrol kaybettim...hooop ağacın gövdesine çatırtt diye giriş...ipi bırakış....aşağıdaki kayalıklara yapışış...kan revan içerisinde ortamı terkediş....sonrada "ehe anne bisikletten düştüm çok fena" gibi açıklamalar yapış...

Sunday, February 19, 2006

Kısa Saçmalıklar No:1

Anadolu turu resimlerimide yarın işteyken alıcam bloga koymak için. Evde kitap okuyup oyun oyniyip duruyorum. Baydı biraz...aklıma gelen eski bitakım saçma hikayeleri diziyim alt alta...çok enteresan şeyler var:

- Bi kere Yalın'da içip gece dışarı çıkmak için taksi çevirdik. Ön kapıyı bi açtım pis bi herif pipisini kaşıyarak bana bakıyo...."Oooo abijim kolay gelsin biz rahatsız etmeyelim seni..." falan dedim...hayvan herif utandı güldü falan karışlamayı bıraktı...."yok yok buyrun" falan dedi...bindik taksiye....detaya girdi....mantar kapmış...sarhoş sarhoş konuşuyoruz falan....herif şöyle bi cümle kurmuştu belleklerime kazınan...."yaw gençler sormayın mantar kapmışız kaşıntı yapıyo...hemide o kadar tatsızki doktora gittim gösterdim doktor bile utandı....".....hahahahaha

- Biraz üst üste iğrenç hikaye olucak ama bi kere Emrah bi barda bi kızla öpüşmüştü kızın dudağındaki uçuğun iltihabı herifin ağzının içinde patlamıştı....korkunç!!!!!!!

- Tunus Caddesindeki Likya'da bi kere pehli özgüç emrah falan takılıyoduk....kafalar feci...ben bi kız beğeniyodum....beynim ne haldeyse artık kıza kur yapmam için gidip kıçına küçük bi tekme atma gibi bi fikir üretti....gittim şirin şirin gülerek pıt diye poposuna tekme attım sonra kaçtım....tabiki bardan attılar bizi

- Pehli anlatmıştı...Ankara'daki evlerinin kapıcısı "Aslan Abi" dünyanın düz olduğuna inanıyomuş (hala inanıyodur tahminen)....hatta yuvarlak olduğunu düşünen insanlarla şöyle dalga geçip Galileo'yu eziyomuş...."e yuvarlaksa o zaman burdan drenaj yapıp delik açalımda aşağıdakilerde nefes alsın anasını satiyim"...bu lafı derkende dirseğiyle yaverlerinin kolunu dürtüyomuş...hahahaha

- Burak ben Emrah Sıraselvilerde yürüyoduk....Burak'ın bi huyu var sokakta gördüğü herkesle konuşur ahbabı gibi....bu önden bi koştu falan bi herifle konuşmaya başladı...bizde yanına gittik....muhabbete karıştık...Burak'ın bi arkadaşı falan zannediyoruz...kakara kikiri muhabbet falan....bi ara bi espri oldu komik....hahaha diye herkes koptu....herifte koptu gülerek geriye doğru esnedi...sonra öne doğru eğildi hala gülüyo....bi anda harrrt diye benim mememi ısırdı...."noooluyo???" falan diye şaşırdık bi sessizlik oldu herkes birbirine bakıyo....koşarak kaçtık sonra..

- İstanbul'da bindiğim bitaksici bana bi iş teklifinde bulunmuştu beni hayretler içinde bırakan..."abi kobra zahiri lazımmı yeni geldi afrikadan taptaze"...napiyim lan ben kobra zehirini...saçmasapan işler

- 2002 yılında Arın ben gülin yasemin Faces'a gitmiştik Arın'ların işyerinin çakal kırmızı kartalıyla...faces ın önünde arabanın içinde içerken ben bi coştum falan kartalın üstüne çıktım bi apartmanda oturan bi kadına seranatlar falan yaptım...bi dahaki gün bi baktım arabanın üstü çökmüş...arının babasıda arabayı satıcaktı sıkıntı oldu satamadı falan....arın'a rica ettim "abi çaktırma allaşkına benim yaptığımı gözünü seviyim ailelerin en sevilen adamıyım ben bunu riske etmeyelim" falan diye....Arın'ı babası aramış..."naaptınız lan arabay oglum?" falan diye....rica ettiğim Arın'da beni korumak için babasına şöyle bi cümle kurmuş...kurduğu ilk cümle şu..."nası ya bilmiyorumki baba noolmuş? Cem yapmamıştır heralde"....yuh!!!

- Bodrum'da bi kere bi kavga çıkmıştı...kavga dövüşle alakası olmayan Cem Sungar olarak inanılmaz bi olay gerçekleştirdim....kavga edilen herifin memesindeki piercing'i kopardım....."ahhh memeeem memeeem" diye bağırarak kaçtı adam....o günden sonra sitedeki lakabım "Pepe Cem" olmuştu

Saturday, February 18, 2006

Nostaljik Seri No.2: Konya Yolunda Meydan Dayağı

3-4 gündür iş münasebetleriyle Anadolu turlarındaydım. Kırıkkale - Kırşehir- Nevşehir - Kayseri. Gittiği yerlerde broadband wireless bitakım internet bağlantıları olmadığı için yazamadım blog. Anca şimdi pijamamla cumartesi sabahı yapıcak bişe bulamadığım için giriyorum yine olaya. Yine bir nostaljik anı takıliyim dedim. Sene 2001 di galiba. Çılgın İstanbul öğrencilik hayatım bitmiş Bilkent'te master olayı için Ankara'ya yuvaya dönüş yapmıştım. Tekrar aileyle yaşama sıkıntıları hat safhadadaydı..hayatım "ceeem!!! tv'nin sesini kıs!!! brownie'yi çişe çıkar!! offf evladım hep aynı kotu giyiyosun başka bişe giy!!" laflarıyla mücadele etmekle geçiyodu. Ama bunalımım tüm kanka ekibinin Ankara'da olmasından dolayı hafiflemişti. Neyse bi gece annemler şehirdışında falandı. Topladım insanları bize.. Pehli, Çağlar, Hasan, Çağlar'ın o dönemki kızarkadaşı Meliha, bir de o gün veya bir gün önce tanıştığım Yasemin vardı....bizde ön alem yapılıp o dönemin meşhur kulübü twenty e gidilme planları yapıldı....ön alemde dozaj aşıldı tabi herkes dağıldı falan..hatta şöyle bir detay hatırlıyorum...Çağlar'ın kızarkadaşı Meliha "tuvalet" kelimesi yerine sürekli "lavabo, laabo" lafını kullanıyodu bizde deliriyoduk..."laabo nerde cem?"..."ee tuvalet soldaki ilk kapı Meliha"...."hmm tamam saol laabonun yerini gösterdiğin için Cem"...falan gibi....hahahahah....neyse twenty'e gidildi....zıbbıdı zıbbıdı dıbı dıbı dısss diye danslarla coşuldu...hatta bi ara barın üzerindeki salıncakta yasemin'i sallansın diye itiyodum falan...ama sıcaktan üstümü çıkarmıştım atletimle tatsız bi görüntü sergiliyodum...neyse gece bitti keyifli keyifli çıktık twenty'den...çağların arabasına binmek için yürüyoruz ekip halinde.....tatsız beyaz bir doğan egsozundan "vööört" diye sesler çıkararak yanımızdan geçti ve yasemin'e magoca laflar etti içeriden biri....pehli'nin racon damarı kabardı araba yanımızdan geçerken bagajının üzerine vurdu....araba ilerlerken haşırtt diye el fren çekiş sesi duyuldu....e bizde 4 kişiyiz...ben pehli hasan çağlar....ben eksi birden sayılsam bile 3 kişi sonuçta....bıçkın ve güçlü hissediyoruz kendimizi...."bir doğan'a kaç hanzo sığar?" bilmecesinin cevabı o gece "7" olarak çıktı.....7!!!...inanılmaz bişe....bagajdan falan herifler çıkıyodu resmen....neyse 7 kişi indi arabadan....sıfır kavga tecrübemle bi anda gaza geldim....konya yolunun ortasında "hasan tahsin ilk kurşuuun!!!" gazlarıyla bi herifin üzerine doğru koştum....herife yumruk atıcam diye havaya bi yumruk sallayıp sarhoşlukla yerlerde yuvarlanarak "buyur abi voleyi çak bana" şeklinde kendimi gümüş tepside herife sundum....şehirlerarası yolda yerde sarhoş bi şekildeyken kendimi 2 kişi tarafından tekmelenerek buldum.....kafam çok iyi olduğu için hiçbişe hissetmiyodum tabi....o sırada bi ara pehliyi gördüm....street fighter gibi teke tek çıkmıştı başka bi herifle.....herif ellerini öne doğru kung fu ustası bruce lee gibi kasarak getirdi ve "niaaaaaa" diye japonca bişeler bağırdı....pehli'de sarhoş herife bakıp "yaaa naapıyosun sen ya 21. yüzyıla girdik şu haline bak" dedi....hahaha...ondan sonra herif pehliyi dövmeye başladı....bi ara çağlar'ı gördüğümü hatırlıyorum....biri kaldırım taşıyla kafasına falan vuruyodu.....hasan ayrı biyerde dayak yiyo....yasemin'le melihan'da erman toroğlu ve şansal büyüka gibi pozisyon yorumluyodu yolun kenarında..."hmmmm bu yediği ikinci tekme hiç iyi olmadı cem için....ooo pehliye bak nası yedi kafayı...aa çağlar fena yumruk yiyo" şeklinde...hahah neyse bizi bıraktılar...zaten hepimi o kadar sarhoştukki çağların arabaya bindik....bi sessizlik oldu....sonra yüzümüz çamur kan içinde kikir kikir gülmeye başladık....çok saçma bi geceydi....bi süre sonra çağların burnuna baktık...aşağı doğru sarkmış sallanıyo....hahahahah....ben artık bundan gerisini hatırlamıyorum....ama hastaneye gitmişler....böyle kavga edip falan gidersen tutanak tutuyolar normalde....bu çağlarla pehli hıyarı sarhoş akıllarıyla tutanak tutturmadan tedavi olma stratejisi geliştirmişler....hastanede hemşireye gidip..."yaa kavga ettik dövdüler bizi" falan dememek için özel bi cümle geliştirmişler....o cümleyle blogu bitiriyorum...."hanımefendi iyi akşamlar....şu burun bölgesine ufak bir darbe aldık da...acaba yardımcı olabilirmisiniz?"...hahahahahah

Tuesday, February 14, 2006

Mekan-i Dubai

Bu blog olayı bi zormuş. Baştan şımardım hemen oldu bu iş falan diye. Var aslında bol malzeme de bi üşenme falan geliyo gözünde büyüyo. Daha sık yazmaya çalışacağım (Türkçe'me özen mi gösteriyim yoksa "çalışacağım" yerine "çalışıcam" falan mı yaziyim? "ağım" "cağım" falan yazınca kendimi sanki bu lafları boynum titreyerek ve uzayarak garip bir şekilde söylüyomuşum gibi getiriyorum gözümün önüne...boynu uzamış bi kaplumbağa gibi...bi saçma oluyo....dejenere takıliyim en iyisi...kusura bakmayınız). Dubai Mubai dedim anlatıcam dedim anılarla kıvırttım bir iki gün ama bugün Dubai günlerimi anlatiyim size bari....Günler dediğimde zaten bir tam bir yarım gün...Neyse geçen haftasonu bavul krizi çözüldükten sonra pazar akşamı Emirates Havayollarıyla yola çıktım Dubai'ye (Emirates'la gidersen vizeyi direk uçak firması ayarlıyo...THY ile gidersen vize başvurusu manuel....biliyo çakallar işi...Emirates'la gittik bizde)..."award winning in flight menu" falan diye kimsenin umrunda olmayan saçmasapan olayları var Emirates'ın ("hanım hangi havayoluyla uçalım"...."menusu ödüllü olsun bey...yoksa ben uçmam"...geçiyomudur böyle diyaloglar?)....bide uçak koltuklarının arkasında tv ekranı ve kumandası var...bi sürü oyun, sinemaya gelmemiş filmler falan o kısmı baya iyiydi....yanımda ter kokan göbek kısmındaki gömlek düğmeleri patlamış yaşlı bir ukrayna kurdu vardı...votkadan çatlamış sesiyle "double votkaa and tomato juicee" diye bi sipariş verdi bir anda ukrayna'ya göç edesim geldi...fazla bi kaynaşamadık ben moron gibi bilgi yarışması oyunu oynadığım için....neyse yolculuk bir 3.5 saat sürdü indik uçaktan servis otobüsümüze bindik...otobüste anons yapıldı..."bu otobüs 2 durakta durucaktır...ilk durak transit devam edecekler için...ikinci durak dubai'de kalacaklar" için diye...yemin ederim 5 kere 4 ayrı dilde falan yaptılar....ve tabiki kimse hiçbişe dinlemediği için gerizekalıca ilk durakta indi herkes....bi ben ve birkaç tripçi işadamı kaldı...birbirimize bakıp "keh keh" güldük "biz çok cool ve akıllıyız yaa" modlarında...inceden bi götüm attı "ulan acaba biz mi sıçtık enayi gibi" falan diye ama neyse doğru yapmışız ikinci durağı beklemekle....indim falan....havaalanında "MARHABA SERVICES" diye görgüsüz bir hizmet olayı var....50 dolar daha veriyosun...."sir...sir please follow me sir...." diye bi havaalanı güvelik görevlisi senin bütün işlerini hallediyo pasaport kontrolünden bavulunu alıp çıkana kadar...kuzen yiit söyledi bu olayı....belki yapardım bilsem....yok lan yapmazdım 3 kuruş harcırah (harcırah mı harcırak mı? rock yıldızları turneye çıktıklarında harcırock!!! mı alıyo acaba? ehe ehe) hesabındayım zaten dönüşte şirket parasıyla duty free den absolutü falan beleşe getirmek için.....haa birde şeyi unuttum...kuzen yiit gitarını istedi türkyeden...kabını ayarlıyamadık falan...elimde de gitar vardı...tüm kontrollerde havaalanı içinde falan gitarı görenin eline alıp çalmaya çalışması ve "sen mi çalıyosun?"..."hmm yok kuzenime getirdim"..."nası yani?" diyaloglarının beni ne kadar yorduğunu anlatmaya gerek yok heralde....neyse bitti havaalanı olayı kuzen yiit karşıladı beni...gitar olayı için kankisi berk'e küfür etti....sonra düştük ev yollarına...saat gece 12.30 falan...havaalanı "eski Dubai" bölgesindeydi....kuzenin evi yeni Dubai'de..."the greens" adlı bir bölge...Arap ülkesinde "the greens" falan biraz kıl oluyo insan ama idare ettik....zaten her arapça yazının yanında ingilizcesi var....hayatta kalması zormuş burda ingilizce bilmeyen insanın.....gece gözüyle genel bi gördüm dubai'yi....şirketin kuzen'e verdiği golf'ün deposunun 20 milyona dolduğunu öğrendim bi "yuh" dedim....bu birde %100 zam gelmiş haliymiş...halk isyan etmiş zama falan....dubai'de petrol'de yok...petrol diğer emirliklerde...abu dhabi falan...yinede 20 milyon....çok fena düdüklüyolar bizi....kuzenle direk "kaça doluyo bu arabanın deposu" falan gibi sanayici esnaf muhabbetine girmem de bi saçmaymış aslında.....neyse bu dubainin meşhur bi otoyolu var şehrin göbeğinden geçen......bu "yeni dubai vizyonu" sahibi meşhur şeyhlerinin adıydı ama unuttum....ordan geçtik...heryer gökdelen falan mega binalar....baştan bi hafif "vay anasına be...abovv" falan oluyosun....kuzen böyle bi hafiften "keh keh" diye gülüyodu ben etrafa bakarken....sebebi de bu gökdelenlerden başka hiçbi bok olmamasıymış dubaide...full yalan biyer aslında...neyse detaylandırıcam birazdan....."the greens" e vardık....gayet güzel kuzenin evi....bi oda bi salon salona birleşik mutfak....emlakçısı buna daha ucuz ve biraz küçüğü bir daireyi ayarlayıp sonra son anda karambole getirdiği için kuzenin bi tadı kaçık ev konusunda....yaptığı hesaptan baya bi fazlası kaçtı adama...ama güzel ev sonuçta.....mobilyalarda gayet şık...artık bu ikea gazı muhabbetinden zaten herkesin evinin içi birbirine benziyo bu arada...neyse....ilk gece yattık uyuduk tabi....bir dahaki sabah uyandım gelen telefonla....iş görüşmem bir sonraki güne kaldı....bi hoşuma da gitti tabi biraz daha uyuyabilicem falan diye....sonra yine kalktım....napiyim ne ediyim diye kuzeni aradım..."keh keh keh...hayal kırıklıkları başlıyo cemjim" dedi kuzen...."napılır oglum burda?" dedim...."mall a gidiyo abi burda insanlar boş zamanlarında...başka bi bok yok burda" dedi kuzen...."alla alla" dedim....dünyanınmı ne en büyük mall ı "mall of the emirates" a gittim.....uçsuz bucaksız biyer...heryerde "you are here x" falan diye tabelalar...haritalar falan....bir de mall ın bir ucuna üstü kapalı kayak pisti yapmışlar...dışarısı 30 derece...içeride kayak yapıyosun falan....azme bi saygı duyuyosun ama "ne gerek var anasını satiyim...şeyhsen şeyhliğini bil bin özel uçağına git isviçrene alplerine" diye geçiriyosun.....gez gez bitmiyo mall....pinti gibi hiçbişeyde almadım.....bitek bi heykel falan satan biyer vardı orda alien heykelleri vardı metalden onlardan bi etkilendim...moronsal bi sevgim olduğundan ağzımdan salya akarak fotosunu da çektim...aha foto:.........
mall bitti eve geri döndüm.....zorlama bi iş görüşmesi işi çıkarttım kendimi kötü hisetmemek için...garip biyerlere gittim....dubai'nin ostimi gibi biyer....orda bi görüşme çaktım....sonra eve geri dönüş.....kuzende işten çıktı....aldı beni evden....ordaki türk bi arkadaşıyla buluşmak üzere Dubai'nin meşhu Jumeirah Beach inde yine mall + restoranların olduğu biyere gittik....bu jumeirah beach işte meşhur 7 yıldızlı otelin olduğu yer....gittiğimiz yer harbiden güzeldi ama....alışveriş merkezi olayı ama eski ortadoğu 1001 gece masalları modunda bi tasarım....üstü kapalı kubbeler herşey ahşap falan...ama 1001 gece masallarındaki pazarlarda baharat, kilim halı falan satılırken burda gucci diesel kot de beers elmas falan satılıyo....bi sürü restoran vardı...."times of arabia lebanese restaurant" ta karar kıldık....baya cop cop biyerdi ama bizde zaten yolunmaya razıydık....solda annem mutlu olsun diye çektirdiğim bir pocum mevcut....lübnan yemeği diye oturduk..."ortaya karışık meze...hepsinden tadımlık" falan diye türk sipariş konseptlerini bi şekilde ingilizceyi az bilen lübnan retoranında çalışan filipinli bir garsona ingilizce anlatmaya çalıştık ve başardık.....geldi mezeler falan...lübnan yemeği diye zeytinyağlı yaprak sarma, bamya, patlıcan falan yedik....birde humus olayı çok önemli buralarda....illa her dakka humus...hususi humus....çok süperdi yemeklerimiz....alkolümüzde vardı....normalde heryerde yokmuş ama burası turistik diye amstel biraları götürdüm (bakkalarda "not for muslims" diye halojen ışıklı tabelalar varmış domuz eti ve içki standlarında...almaya çalışırken pasaport soruyolarmış...kuzen anlattı...benim aklıma "dinsel ve tensel müşteri tanıma sistemi" gibi bi fikir geldi... bir müslüman domuz almaya çalışırken sistem seni tanısa bzzzt diye elektrik verse sana domuza dokunduğun anda......ama kontr-raconuda olsa.....tadından raconundan anlamaz diye beyaz peynir + rakı almaya çalışan bi turisti de çarpsa falan mesela).....manzaramızda vardı...denize nazır...denizde romantik kayıklarda turistleri gezdiren hindular...bi enteresan....yemeğimizi yedik....barlar sokağı kıvamındaki mekandan bir bar seçtik kendimize....dubai'de genelde hizmet eden çalışan kesim hep ya filipinli hindu ya da komşu ülkelerden göç eden araplar falan...öyle tatsız bi sistem varki....bi böyle mega zengin şeyh sülale çevreleri ve ingiliz falan zengin çalışanlar....bir de bunlara hizmet eden hindu filipinli ekibi....ve çok ezik durumdalar çok ürkek korkak falanlar....bişe isterken bile rahatsız oluyosun..."ok sir....ohh thank you sir...i will do it rightaway sir" diye önünde eğilmeye falan başlıyolar tadın kaçıyo...kuzen anlattı...evine temizlikçi ayarlamış yiitin komşusu...temizlikçi gelmiş eve yiit evdeyken...adam yiite o kadar minnettar muhtaç bir modda yerleri öyle bi siliyomuşki yiitin gözünün içine bakarak, yiitin tadı kaçmış üzülmüş falan evi beraber temizlemişler sonra...hahahah....neyse sonuçta standart güzel bir barda içkimizi içip gecemizi bitirdik bir dahaki gün iş var erkenden diye....son günde zaten havaalanına gidip iş görüşmesi falan yaptım pek bişe anlamadım....bi ara biyerde gözüm kriket maçına takıldı....burda çok popüler....hayatımda gördüğüm en saçma spor....anladığım kadarıyla günlerce sürüyo....bi taraf kıçını yırtıyo toplara vuruyo atıyo falan kasıyo 2-0 öne geçiyo....sonra günler geçiyo karşı takım saçmasapan bi bel hareketimi bişe yapıyo sopasıyla...bi anda skor 362 - 2 oluyo....bu kadar saçma bişe varmı ya? hiçbir zaman anlayamıycam....yalandan arabada giderken şu aşağıdaki fotoları çektim....yani sonuç olarak dubainin özeti şu: mega plazalar inşaatlar oteller alışveriş merkezleri, çöl ve yarım kalmış devam eden inşaatlar....malesef başka bi olayı yok....haa bide en güzel olayları şey....vanilyalı kola....muazzam bişeymiş burda olsa keşke....ülkenin saçmalığını bir de bi panoda gördüğüm afişte yazan görgüsüz kuyumcu reklam yazısıyla bitiriyim..."the language that everyone understands: gold"....ahahahah

Sunday, February 12, 2006

Nostaljik Seri No.1: K.K. (Kusmuk Kaka)

Dubai ziyareti olayını (pek bi olayı da yok aslında zaman kazanmaya çalışıyorum) yazmadan önce dün akşam aklıma gelen eski bir hikayemizi anlatmaya karar verdim....Yer: Ankara....olaydaki insanlar: Kuzen Yiğit, ben, Canoş...malesef eski bir hikaye olduğu için fotolarla belgeleyemedik olayı....bir cumartesi gecesi....kuzen yiğit askerden gelmiş filinta gibi (hemde 15 ay ohaa...bir asır nerdeyse...süperdi falan der bide askerlik dönemine...bizde şaşkın şaşkın birbirimize bakarız genelde askerliğinden bahsederken yiit)....yazındı sanırım...studio 7 diye saçma biyer vardı oraya gidildi...yiğitkoşun kankaları...ha bu arada bizim ailede annem herkesin isminin sonuna "oşş" ekini koymayı sever...mesela ben cemoş, abim yankı yankoş....kural bir iki isimde bozulur...ertan abi ertuş olur...yeşim ablada "oş" eki "şo" ya dönüşür...yeşo dur o.....en saçması da yiit....onda araya bir "k" harfi konularak "yiğitkoş" gibi korkunç bir formasyon oluşmuştur...hahahah...neyse yiğitkoşun kankaları, ben, canoş ve bir iki kişi daha vardı...çok güzel eğleniliyo falan...bi anda bir "bu gece white russian gecesi olsun abi" lafı geçti karambolde....yiğitkoş zaten gazda asker çıkışı...bitakım şişeler yaptırdı....beyaz beyaz içiyoruz white russianları...2 şişe 3 şişe oldu falan....ağır kaydı herkes....can yılmaz ben yiit çıktık mekandan...yiitin 15 ay askerden kalma masum midesi bi rahatsızlandı...taksiye binildi bize gidildi...zilli zurnalı halaylı sarhoşuz....ve güya annemleri uyandırmadan yiiti kusturup yatıcaz falan.....danalar gibi eve girildi yiiti taşıyoruz...aslında benle canın hiçbi farkı yok yiitten sarhoşluk baabında...3m2'lik tuvalete soktuk yiiti...."blöööö!!! blöööö!!!" diye sesler çıkararak beyaz beyaz kustu kuzcan.....kapıda bekliyoruz sonra alalım yatağa yatıralım diye.....ses kesildi ama yiit tuvaletten çıkmıyo....bende sarhoşluğumla kendimi ilkokul öğretmeni havalarına sokup kapının önünden yiite bağırıyorum..."hadi çocuk!!! çıksana çocuk!!! çocuk çocuk çocuk!!!"....canoşda "ehi ehi ehi" kikirdiyo....yiitten "blöööö....gidin hadi yatın blöööö" diye bitakım cevaplar geliyo.....tabiki babam uyandı....mal bakışlarımızla ve sarhoşluğumuzla olayı anlattık babama..."çıkmıyo bu çocuk tuvaletten baba....ehe ehe" falan diye....o da olaya müdahele etti....manasız bi şekilde yiite bi bebeye sert çıkarcasına bağırırsa yiitin uslu uslu tuvaletten çıkacağını düşündü....şöyle bi laf etti...."yiit!!! çık bakiyim tuvaletten...hıııı!!!!"...hahahah....biz tabiki yine kikirdiyoruz...bende öyle bağırdım.....yiit yalvarıyo içeriden...."yaaa kusmam bitti tamer amca...allaşkına bi izin verinde sıçiyim...."....bizi kesmedi bu laf......babam mcgyver edasıyla bir metal demir parayla tuvaletin kapısının kilidini dışarıdan açtı.....kapıyı bi araladık....kahverengi bir toz bulutu çıktı içeriden....korkunç bir koku.....hemen geri kapadık kapıyı....ölüyoruz gülmekten....babam iyice saçmaladı...bir glade oda spreyi buldu....kapıyı aralıyoruz....içeriye oda spreyini sıkıyo babam...."hadi çık çocuk çık!!!" diye bağırıyorum...sonra kapıyı hemen geri kapıyoruz koku gelmesin diye.....hahahahha korkunç bi operasyon...gece saat 4 falan....periyodik olarak bu olayı yapıp kokuyu yenmeye çalıştık....bizim brownie de uyandı (broş kısaca dobermanımızın adı....bizim kapıcı mustafa abi hatta adını..."bröş" e çevirdi....ötür bröş ötürr!!! gibi komutları var köpeğimize)....sonra babam ben can yılmaz gözgöze geldik ve amerikan swat ekipleri gibi 3m2 lik tuvalete daldık...önde brownie...o da k-9 sanıyo kendini....haaaytttt!!! diye daldık.....yiğit artık ağlamaklı....alafranga tuvalette oturuyo...."yawww allaşkına rahat bırakın beni tamer amca kusmuyorum masumca sıçıyorum bitsin gidip uyucam" falan diye bağırıyo....ben zaten sarhoşum laftan anlamıyorum...."hayır çocuk..kalk çocuk!!!" diye sağdan ben soldan can yılmaz yiitin koluna giriyoruz...babam o sırada oda spreyini sıkıyo yiite doğru.....brownie de tuvalette.....5 kişiyiz küçücük yerde.....artık yiitin kusmuğunun üzerine kakası onun üzerine de göz yaşları karıştı...can yılmaz kikir kikir hala.....sonunda annemde uyandı...."ehhhhh dağılın lan ordan hadi herkes yatağa beee!!!!" diye bi bağırdı...artık bizde kendimize geldik....fıtı fıtı herkes yataklarına koştu...yiiti tuvalette bıraktık...o da bi oh çekip kakasını bitirdi heralde......korkunç bi geceydi....bu anıyıda annemin bir dahaki sabah söylediği atasözü vari lafla bitiriyorum...."eee demekki askere gitmekle adam olunmuyormuş"....hahahahahhaha

Thursday, February 09, 2006

İstanbul - Topal Mehmet - Dubai - Connection

E merhaba...Arkadaş ekibimle yıllardır birçok saçmasapan komik, üzücü, tripçi, geyik, enteresan, gereksiz, çoğunlukla booomboşşş ve hatta bazen Burak'ın tabiriyle kozmik (rüyamda sühayı anlamsız bir şekilde chevrolet kamyonla gezerken gördüm bi dahaki gün herifi aradım herif tıkandı...harbiden amcasının chevrolet kamyonetiyle gezmiş..) olaylar yaşıyorum ve bu olayları takiben sürekli olarak hiçbir sonuca bağlanmayan "abi bunları bi kaleme almak lazım" geyiği yapıyorum...Bugünden itibaren bu gidişata "blog" teknolojisiyle bir son vermeye karar verdim. Hayırlısıyla geçen haftasonu yaşadığımız olayları kaleme alarak blog uma başlıyorum....İnşaat malzemeleri satan şirketimde benim sorumlusu olduğum bir ürünle ilgili önemli bir projenin bağlanması için geçen pazar Dubai'ye gitmem gerekiyordu. dostların çoğu da istanbulda olduğu için bunu fırsat bilip uçuşun istanbul - ankara ayağını hemen hoop diye cuma'ya aldım tabiki....orda 2 gün takılıp pazar global bi işadamı olarak dubai'ye uçacaktım. Organizasyonumuz yapıldı uçağımızı indirdik İstanbul'a...cuma mojosu ve heycanıyla pehlinin evine gidildi.....evinin yerini yine tam bulamadım adamı aradım...kapının önüne çıktı saolsun...eşşek kadar taksi durdu evinin önünde...pehli kapıda....yavaş yavaş iniyorum...sokak boş...pehli kapıda....beyni ne durumdaysa görmüyo hala beni...iniyorum kapılar kapanıyo...pehli hala görmüyo...bavullarımla sürünüyorum...taksi ücretini ödüyorum..pehli hala görmüyo...telefona sarılıyo...yuh diyorum...ihihih gülüyo ve pehliye giriyoruz...sevgi kucaklaşmalarımızdan sonra keyif biralarımızı içiyoruz...süha'yı da bayadır görmemiştim hasret gideriyoruz...kadim dostumuz burak'da katılıyor geceye...bir de ikinci halka dostlar var onlarla hoş sohbetler...sonra dışarı çıkıyoruz....dejenere bir istanbul eğlencesine gidiyoruz....mısır apartmanı denen binaya....çok güzel bohem bir istanbul evi...kalabalık...saçma saçlarıyla teoman bile orda....barda içmeye devam ediyoruz (ilk geceyi bi fazla uzattım)....hans ankaralılar olarak barda para ödemeye çalışıyoruz ama herşey bedavaymış...içimizden "abovvv" diye geçirip bolca içiyoruz....sonra burak'la bir roxy'e uğrayış emoti'yi ziyaret ve geceyi temiz bitiriş...cumartesiye megusta'da uzun keyifli bir yemekle başlıyoruz güne burak'la (tabiki "göz hakkı" konseptinin gözünü çıkaran can pehli bizle buluşmadan önce yemeğimizin tamamını bitirmeye çalışarak ve halimize gülerek...hahahah...bide bu lafa bozulur küser hatta..."oğlum varya çok ayıp ediyosunuz" falan der)...sonra can pehli ve balaban katılıyor bize...keyifli sohbetler...belaltısı bol yan masaları rahatsız edecek düzeyde....can yılmaz (nam'ı diğer balaban, saray çocuğu, canoş, ve artık etiler can) etiler'deki yeni evinde bizi ağırlamak için sabırsızlanmakta....megusta'dan çıkıp pehlide bir iki bira içip benim bavullarımı alıp ordan yalvar yakar taksilerle pazarlık ederek yola koyuluyoruz (5 herifiz çünkü ve bavullarımız var...istanbul'un tatsız taksileri çok sinir oluyorum!!! almıyo ibneler)...taksici abimizle şen şakrak muhabbetlerle devam ediyor yolculuk...allahtan babacan biri çıktı....geyikler sırasında arabanın altını bir yere vurursa topal ismet'in kızacağından bahsediyor...o kim diyoruz..."ooo ortaköy'de herkes tanır...topal ismet....sol ayağı sağ ayağından 4cm kısa...ticari taksi kullanma yetkisi olmamalı ama adam almış yetkiyi....ama sonunda bir polis çevirmiş buna bi bakmış bir ayağı kısa...almış ehliyeti....arabada bunundu....artık bana kullandırtıyo" gibi bir hikaye anlatıyor bize....vay anasını falan diye yalan efektlerle geliyoruz etiler levazım sitesine...."haydi gençler iyi eğlenceler...aman bavulu unutmayın" diyerekten ayrılıyoruz taksici abiden bir "şok market" önünde....halaylarla uğurluyoruz kendisini...o sırada sarışın hoş bir bayan biniyor indiğimiz taksiden...."ouvvv abi bak uğurlu geldik sana" diye burak naralar atıyor ve el sallayarak vedalaşıyoruz abimizle....şok markete girdikten 10dk. sonra bu beyinsiz ekipten burak..."aha bavul nerde lan?" diyor....herkesten şok ve mal bi gülüş sesi çıkıyor...benim yüzüm morarıyor...panik basıyor..."hasstrrr boku yedim dubai'ye gidicem ulan ben iş bağlayacam...aha takım elbiseyide yeni almıştım 6 taksitle...daniel hecter abiii" diye titrek sesimle bağırmaya başlıyorum....5 herif nasıl unutur bavulu bir takside...fıkra gibi...adamcağız "gençler bavulu unutmayın" demesine rağmen...."ooo tamam abi sen merak etme" diye halay çekerekten...offff....neyse panik alıyor başını yürüyor....şöförler odasına bitakım anonslar.....plaka yok birşey yok...güzergah söylüyoruz...saat söylüyoruz....başka elde hiçbir ipucu yok....bir umutla taksiden indiğimiz yerde taksi geri döner diye beklemeye başlıyoruz elimizde biralarımızla...hatta bir ara backstreet boys modunda birbirmize bakıp "show me the meaaaning of loveee" şarkıları söyleyerek illet illet....dostlar saolsun tabiki avutuyolar beni...kesin buluruz diyolar...ama benim mojom sıfırlanmış vaziyette....neyse balabanın evine gidiyoruz....takım elbiseler deneniyor ....hafif sakinleşiyorum....içmeye devam.....balabanın evi harika....90cm'lik barı gerçek bir klasik köşe modunda....ikea'lı mobilyalarıyla gayet minimal....neyse pehlilerin birtakım kızarkadaşları geliyor...müzik dinliyip içiyoruz....arada saçmasapan şöförler odasını arıyıp zorluyorum...."abi topal ismet varmış bi ayağı 4cm kısa...anonsu öyle yaptırtsana" diye bitakım saçmasapan çabalarım oluyor...zaten şöförler odasındaki herifi sürekli uykudan uyandırdığım için delirmiş adam..."arkadaşım manyakmısın...başlatma topal ismetine" gibi bitakım geribildirimler alıyorum....sonra dönüp bir bakıyorumki balaban efsaneleşicek barında tek başına kalmış...sığır pehli zaten gidip uykuya bayılmış....balaban içmek için zorluyor kendini...burakla ve sühayla gözgöze gelip krizlere giriyoruz....elinde birasıyla tam bir rocker...devrildi devrilecek sandalyeden...kopmuş dünyadan...korkunç bir görüntü....yerlerde yuvarlanıyoruz....neyse neşem geliyor yerine biraz....o günü de böyle bitiriyoruz...öyle sanarken sabaha karşı beşte roxy yeahhh emrah barmenimiz işten çıkmış can yılmazın evine gelmek için benden tarif istiyor...uyku sersemi tarif ediyorum...bu eve zaten daha önceden gelmiş emraha ankaralı biri olarak tarif ediyorum...emrah kişisel özelliklerinden dolayı çenesindeki sakalı kaşıyarak tabiki başka sitelere gidiyor bulamıyor evi...5 kere arıyor zehir ediyor uykumu....sonunda geliyor....biraz uykuya devam edip sabah uyanıp ipucu peşinde yola koyuluyoruz....ipucları "taksi sahibi topal mehmet....bir ayağı 4cm kısa.....ortaköy'de herkes tanır onu"....etilerden çıkarma yapıyoruz gerilallar gibi....bu güzel fotoyuda orda çektik (sağ alt)......soruşturma başlıyor etilerde....ilk taksi durağına soruyoruz negatif cevap....diğerine soruyoruz aynen negatif....ordan bi taksici abi bizi kıraathanelere yönlendiriyor....bu arada ortaköy'de gezerken insanların kaldırım taşı kesen işçinin etrafında toplanıp ses çıkarmadan adamı izlemesi dikkatimizi çekiyor....biz de izliyoruz bişey olucakmı diye...olmuyor....soruşturma devam ediyor....."abiler kusura bakmayın rahatsız ediyoruz ama...." gibi racon ve babacan kahvehane girişleri yapıyoruz....biraz umut çıkıyor..."hmm galiba biliyorum o adamı" falan şeklinde....sonra burak kayboluyor ortalıktan....soruşturmayı tek başına yürütmeye devam ediyor.....cengiz diye bir taksi şöförü geliyor yanımıza..."hmm topal ismet diil topal mehmettir o adamın adı...gündüzleri ben sürerim o arabayı" diyor ve coşuyorum...burağı arıyorum gelsin yanımıza artık bulduk bavulu demek için....telefona çıkıyor ve "abi şu anda topal mehmet'in evinde annesinin çayını içiyorum" diyerek şoke ediyor bizi....neyse bir şekilde hallediyoruz.....herkes acıkmış.....ortaköyde enteresan bir dürümcüde manyak bir kebap yiyoruz....zaman sıkıntısından dolayı bavulu o gün alamıyorum fakat dostların yardımıyla tolama bir bavul yapıyoruz bana...donlar buraktan...takım elbise balabandan....o şekilde dubai'ye uçuyorum....subai kısmı a yarın olsun....yoruldum yazmaktan zor işmiş...belim ağrıdı